24 Aralık 2020 Perşembe

sıradan günler... - karnabahar tabanlı pizza

Yorum bırakamadığım blog sayısına yenileri katılıyor. "Türkiye'de genç bir yazar olmak... ya da olamamak." başlıklı bir yazısı vardı Mert'in... Upuzun, destekleyici bir yorum yazmıştım. Gayet de düzgün bir şekilde gitmişti. Ama yorumumu o sayfada hiç göremedim. Deep'ten sonra Mert'e de yorum bırakamıyordum. Geçen gün Ecehan'a yazdım, o günden beri dönüp dönüp bakıyorum o yorum da gitmemiş. Anlayamadığım bir sebeple artık ben çoğu bloga yorum bırakamıyorum. Bir de güncellenememe problemim vardı, -ki bu blogumdan kopma sebebim olmuştu. Nasıl oldu ise son postumu yolladıktan sonra, -nasılsa güncellenemeyeceğinden kimseler görüp şimdi okumayacaktır, ben de yazım hatalarımı rahat rahat düzeltirim dediğim bir anda,- daha yollayalı on dakika bile olmamışken blogum sağ tarafta güncellenen bloglar arasında göründü. Yani ben feedburner la, pinglerle vesaire uğraşmadan blogum güncellendi bir anda. Yorumlara üzülürken böyle bir şey yaşamak!... sevinsem eksik, üzülsem o da eksik... İşte böyle karmaşık duygular içindeyim bu blogum yüzünden... Yine de yazmak istiyorum. Blog yazmak beni iyileştiren, bana iyi gelen bir şey. Ne instagram, ne facebook, ne diğerleri... Hiç biri bu tadı vermiyor. Üstelik zamanımızı acımasızca gaspediyorlar.

Twitter zaten 13. yüzyıldaki engizisyon mahkemelerinin 21. yüzyıl versiyonu. Birileri ya itibar suikasti ile ya da aforoz usulü sürekli ama sürekli darağaçlarında sallandırılıyor. Oralara girip bir şeyleri öğrendiğini sananlar, o seslere kulak vermeye devam ettiği sürece şizofreni denen illet saltanatını kuracak  yeryüzüne. Maalesef tedavisi de yok! Saplantılı, sapkın, düşünmez, irdelemez, sorgulamaz, ak'a ak diyemez, karanın neden kara olduğunu bilemez kitlelerle aynı toplum içinde yaşamaya çalışmaktan başka çare yok bundan sonra! İnsanlığın gittiği şu felaket yolunda korona belki de en masum bela. Zira insanlık kendi aklı(!) ile asıl kuyusunu kendine gün be gün, canhıraş biçimde kazdıkça kazmakta.

Ruh ve beden sağlığını korumaya dikkat etmek elzem bu durumda. Okul ve özel derslerim de olmayınca her an'ı kendime ve evime ait günlerle başbaşayım çoğunlukla. Mutluyum da...



Geçen günler, anlar bir daha geri gelmiyor. "Aman şu günler bir bitse" demenin aksine, bugünleri -imkanlar ölçüsünce- dolu dolu geçirmeye gayret ediyorum.


Her sabah telaşsız kahvaltılar yapmayı seviyorum. Evde olmanın en güzel anlarından biri de kesinlikle bu.


Her şeyi aynı zamanlarda yapamasam da ara ara bazı şeylere mola verip başka şeylere yöneliyorum. Böylece istediğim çok dalda gezinebiliyorum.


"An'lar" değerli. Nerede olursan ol, her an'ın içinde dikkat kesilebiliyorsan ayrıntılara, yaşadığını da hissediyorsun. O zaman açık açık kendime soruyorum; ömrünü "yaşadığını hissetmeden mi geçirmek isterdin, yoksa her an'ın nelerle geldiğini farkederek mi?"... İkincisi açık ara önde geliyor her zamanki gibi. Tıkılı kaldığım evde ne anlamlar buluyor o zaman, cama düşen her bir damla.


Fotoğraf çekmeyi, düzenlemeyi oldum olası sevdim. Bu ara hep evde olduğumdan, her akşam illa ki güneşin batışını doya doya izliyor, en güzel hallerini ölümsüzleştirmek için adeta can atıyorum. Günbatımı fotoğraflarına ayrı bir ilgim vardı, bu sayede depreşmiş durumda... Son yıllarda çektiğim günbatımlarını tek klasörde topladım. Ara ara açıp bakıyor, baktıkça mutlu oluyorum.





Hızımı alamayıp hepsini ekleyebilirim neredeyse... :) Kendimi durdurup son derece sağlıklı bir tarif vereyim o halde. 

Bir tane çocuğum var. Ve ben ondan neler neler öğrendim, neler neler öğreniyorum. Düşünüyorum bazen, bir kaç çocuğum daha olsaydı, daha başka neler neler öğrenecektim kim bilir! :) Karnabahar köfte ve karnabahar kısırından sonra, geçenlerde karnabahar tabanlı pizzayı da öğrendim kızımdan... 


Google'a yazdım, meğer herkesler biliyormuş da bilmeyen bir ben kalmışım sanki. :) Okuduğum tariflerden ilham alsam da sonuçta kendi pişirme tekniklerimle, kendi damak tadıma uygun tarifimi hazırladım. 


Ben ve kocacık uzun zamandır sosis, sucuk gibi şeyler yemediğimiz için mantarlı yapmayı tercih ettim. Mantarları üzerine dizmeden önce, hafif yağlanmış kızgın bir tavada alt üst ettim ve öyle dizdim. Çünkü mantar, sosis-sucuk gibi çabuk pişen bir ürün olmadığı için fırın süresini uzatmak gerek.. ama bu kez de kaşar iyice eriyip yanma safhasına geçecek ve tadını kaybedecek... O yüzden böyle bir ön işlem çok daha sağlıklı olacak diye düşündüm. İyi ki de yapmışım, malzemelerin tatları ayrı ayrı belirgindi ve bütün içinde hissedilebiliyorlardı, bu da çok hoştu.


Yaz domateslerinden olsaydı, salça yerine domates rendeleyip pişirerek hazırlamak isterdim sosunu... Mevsim gereği salça kullandım. Süslemek için de mantarlardan başka siyah zeytin ve yeşil sivri biber kullandım. Biz çok sevdik. Canımız pizza istedikçe bundan böyle mutlaka yaparım.

12 yorum:

  1. Resimler muhteşem, yazı ayrı bir güzel ama aklım pizzada kaldı:))

    YanıtlaSil
  2. What a lovely and warm post, Ruşyena! I too, love updating my blog and it is the core of my presence on the internet, and although I am on almost all social media, the blog is the first then comes instagram. I loved reading about your slow days at home, getting to enjoy things thoroughly, and although I am teaching from home, I do not get to enjoy my mornings, and they are as hectic as when I went to work physically. But in a couple of days, schools will be out on vacation, and I'll have two weeks to dedicate just to myself and my family. Cannot wait!

    YanıtlaSil
  3. Thanks dear Maya. It is nice to hear we agree on blogging. I have been missing old days of blogland. Wishing you happy days with your family. And a happy new year!

    YanıtlaSil
  4. Yorumunu gördüm bugün, gelmiş, gelmiş çok şükür. Sanıyorum zaman problemi olabiliyor bazen. Ben de yazı yolladığımda okuma listesinde hemen göremiyorum artık mesela. Bu arad instadan mesaj yolladım sana bakcan di mi?
    Yazdıkların içimi ferahlatıyor, ısıtıyor, umutlandırıyor, hep okuyorum, son derece haklısın, çok teşekkür ederim <3<3<3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gezmiş gezmiş gelmiş neyse ki... :) Okuma listesinde görünmemek bir bende sanıyordum. Süre çok uzamıyordur dilerim. Benimki gibi alışkanlığa dönüşmesin... :( İnstadan yazdım... Çok teşekkür ederim. <3 <3 <3

      Sil
  5. fotoğraflar çok güzel tatlım. pizza denenmeye değer. evde olmak güzel gerçekten canlı dersler katılanlar için verimli geçiyor. herkesin kendi öz disiplinini sağlamayı öğreneceği farklı bir süreç oldu. sağlıkla günlere yakın zamanda kavuşmak dileğiyle

    YanıtlaSil
  6. Sıcacık ev huzur dolu, keyifli.. Günbatım fotolarına bayıldımm. Pizza da tam denemelik, bu yıl karnıbahar aşkım çokken :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karnabaharla sıra dışı ne denediysem hepsini sevdik. Denemelisin Deryacım.

      Sil
  7. Buzdolabında bu gün pişmesi düşünülen bir karnabahar var.Bu şekil deneyeyim, pizza severiz.Karnabaharla pizza da güzel olur sanırım.Teşekkürler.
    Fotoğraflar her zamanki gibi çok güzel. Mutlu yıllar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumu geç gördüm... Belki de şimdiye dek yapmışsınızdır. Sevmişsinizdir umarım...
      Mutlu yıllar size de...

      Sil