2 Nisan 2020 Perşembe

knitted baby cardigan and spring doorwreath

Örmeye başladığımda evlere tıkılı kalacağımızın aklımızın ucundan geçmediği günlerdi. Mevsim henüz ilkbahar bile değildi. Havayı ılıcık bulduğumuz bir gün kaçmıştık yine kırlara... Uyumakta olan doğaya bakıp ilkbaharda neler yapacağımın hayalini kurarken 14 Mart'tan beri kırlara çıkmamış olmam o vakitler için saklı bir ironiydi demek ki!.. Akla gelmeyen başa geliyor çoğu kez, en sert örneklerinden biriyle bir kez daha tescillendi.


Virüs tabii ki kırlarda yok... Tabii ki istediğim zaman çıkabilirim... Ama başta kızım olmak üzere, yakınlarım-sevdiklerim evlerine tıkılı kalmışken hiç içimden gelmiyor. Madem bu virüsün bir misyonu da evimize, kendimize, içimize dönmemizi sağlamak... bu süreci gerektiğince tamamlamaya çalışmalıyım o halde... Hem özlem arttıkça kavuşmaların-sevinçlerin şiddeti de artar. Bunun hayali beklentisi ile yaşamak da güzel. Bakalım içimizden kaç kendimiz çıkacak bu sürecin sonunda... tıpkı matruşkalar gibi.




Bu hırka da yine bulunsun, bir kenarda beklesin niyetiyle örülen sahipsiz bir hırka. Bakalım ileride hangi tatlış bebişe kısmet olacak.


Aslında bu hırkayı örerken hem kız bebeklerin hem de erkek bebeklerin giyebileceği bir hırka olsun istemiştim. Ama dayanamayıp kol uçlarına, cep kenarlarına fırfır yapınca kız bebeklere daha çok yakıştı diye düşünüyorum.


Giysileri de detaylar güzelleştiriyor. Fırfırlar pek yakıştı zira... Ponponları da bambaşka bir hava verdi ama sonra bu ponponları çıkarmak durumunda kaldım. Bebişcik ağzına alıp tıkanırsa.... ah düşüncesi bile korkunç!... Varsın ponponsuz olsun... minicik bir çiçek örer, bağcığın ucuna monte ederim sonra.


Şimdi evde bu izole yaşamı sürerken eski kır fotoğraflarıma bakıp bakıp mutlu oluyor, yeni hayaller kuruyorum.


Çok da merak ediyorum... yıllarca her fırsatta koştuğum yerler ilkbaharla birlikte nasıl olmuşlardır şimdi... İyi ki bu yılın ilk pikniğini de yapmışız kocacıkla... O da sağaltıcı bir anı olarak tazecik duruyor zihnimin odacıklarında... (Piknik yeri: Morto Koyu)


Şimdilerde de piknik yapıyoruz. Evimizin içinde. En mütevazı haliyle...


Yaparken ne çok şey konuşuyor... ne çok hayal kuruyoruz.


Masamızın konuşlandığı yer apartmanlara bakıyor olsa da, hemen başımı uzatıp komşu bahçede gördüğüm şu "küçük ev", bir parça yeşillik ve henüz çiçeklenmekte olan kiraz ağacı en güzel piknik manzaralarına bedel oluyor.


Bazen de hava güzelse (ki bu durum çok nadir) terasa çıkıp az ötemdeki denizi ve onun ardındaki dağları seyrediyorum. Şükür manzaradan yana hiç eksiğim yok.


Yine de yıllarca okuluma yaya olarak gidip geldiğim yolda hep yapageldiğim mevsim geçişlerini gözlemleme ayrıcalığımı çok özlüyorum. Zira tam da şu günler bahçeli evlerin bahar çiçekleriyle coştuğu, ağaçların gelinliklerini giydiği günler... Bu fotoğrafları Mart başında marketten gelirken otomobilimizin içinden çekmiştim. Biri bizim bina, diğeri her zamanki güzergahımın üzerindeki evlerden birinin bahçesi... Diğer tüm evler, ağaçlar, bahçeler, balkonlar... Kimbilir şimdi nasıllar?!



Evde boş durmuyorum tabii... Mutfak ve temizlik en çok zamanımı alan şeyler... Halıları yıkamaya vermiştim, gelince açmadım... Yerleri silmek böyle daha kolay. Ellerim çatlamaya başladı. Meydani pastanelerinden aldığım doğal kremimle gündüz yarım saat bol kremli bekletiyor, her akşam da ellerimi bolca kremleyip öyle yatıyorum. Bir kaç gün tazelenip sonra yeniden çatlıyor. Tırnaklarımı da kestim bu vesileyle... Ki tırnaklarım benim iş aletlerim gibiydi. Hayatımda kestiğim zaman sayısı bir kaçtır. Kızımın doğumunda ve bebekliğinin ilk iki yılında kesmiştim... bir de sağlıkla ilgili geçirdiğim operasyonlarda... Çünkü tırnaklarım olmayınca parmaklarım yokmuş gibi olurum... Tutmakta, bir şeyleri yapmakta zorlanırım... Göze aldım, hepsini kestim.

Bu öncesi...

Bu da sonrası... (Alışıyorum :) )

Bu kitapları da iyi ki kısa bir süre önce markette görüp almışım... Derinlikli kitaplara odaklanmakta zorlandığım şu günlerde çok iyi geldiler... Hepsi de çocukluğumun en sevdiğim kitapları... Okurken nerelere nerelere gidiyorum, hangi tozlu klasörleri açıyorlar, bir bilseniz...


Geçenlerde kapı süsümü yenilemek kış modundan bahar moduna geçirmek için elimdeki malzemeleri önüme yığdım. Ortaya böyle bir kapı süsü çıktı. Şimdi gelen giden olmayınca kapıya takmanın alemi ne diye düşündüğümden ve tabii toz kapması endişemden dolapta bekliyor. Şu günler geçince kullanıma almak niyetim...


Sizlerde ne var ne yok... Neler yapıyorsunuz? Umarım herkes evinde huzurlu ve iyidir...




Not: Bu paylaşımımdaki bebek hırkam Annemarie's Haakblog ve Frontier Dreams bloglarında paylaşıldı.

10 yorum:

  1. örgü çantana bayıldım 😊 ve o güzel Bebek hırkası çok güzel olmuş gerçekten ellerine emeğine sağlık canım benim 😊 fotoğraflar da şahane 😊 şu günlerde insanın biraz olsun içine ferahlık veriyor 😊 sevgiler canım benim 😊🌸

    YanıtlaSil
  2. Bu sıcacık yorum da benim içime ferahlık verdi... çok teşekkürler...benden de kucak dolusu sevgiler...🌸🌸🌸

    YanıtlaSil
  3. ne güzel bir muhabbet olmuş. okuduğumda yanımdaki kanepede oturuyorsun sohbet ediyoruz gibi geldi. :))
    ben çok farklı bir boşluk duygusu yaşıyorum. 21 yılın alışkanlığı var. öğrencilerimin en yaramazını bile özledim. gençlerle vakit geçirmek bana çok iyi geliyormuş. gerçi iletişimimiz devam ediyor ama sınıfın havası başka tabii.
    Allah'tan birkaç ay önce aklımdaki tasarım battaniyelerden biri için topluca ip almıştım. gördükçe fırsat bulamadım diye söyleniyordum. geçen hafta o ipler geldi aklıma. onu başladım. beni 2-3 hafta oyalar sanki.
    çok şükür bizim düzenimiz yerinde ama bu süreçte işsiz kalanlar işyerleri kapananlar beni çok üzüyor. Allahım güzel ülkemi korusun. en kısa süürede bu illetten kurtulmak nasip olsun. sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. elimden geldiğince sohbet ortamını pozitif kılmaya çalıştım...hem o sebeple, hem de henüz kendime itiraf etmek istemediğim çok şey var aslında.... belki ileride onlar da yazıya dökülür... ama şimdi böyle üstten üstten ve kısacık bir iki not iyi geldi bana Nihancım...Ben de iyi ki epeyce ip stoklamışım vaktiyle... Elimdekiler bitse bile hiç projesiz kalmayacakmışım gibi geliyor bana. :) Dünya ve dünyayla birlikte ülkemiz de olağan halinin dışında bir yöne doğru gidiyor. Bu sürece geçiş süreci diyor uzmanlar... Her geçişler sancılı, yaralı-bereli, kayıplı olur... Maalesef bu yüzden canı yanan çok oluyor. Allah aynı toprakları paylaştığımız herkese birlik-dirlik, devletimize güç-kuvvet versin. Milletce en az hasarla atlatır, huzurlu günlerimize kavuşuruz inşallah.

      Sil
  4. Blogların canlanmasına öyle seviniyorum ki şu süreçte. yayınladığın
    her kare şifa gibi. ellerine sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de öyleyim... günlerdir yerli yabancı blogları geziyorum, takip listeme yenilerini ekliyorum. bu sırada ne çok şey öğreniyor, keşfediyorum.. blogların yeri bambaşka... birbirimize hep ve daima iyi gelelim inşallah...

      Sil
  5. Güzel bir yazi olmusta baslik niye ingilizce

    YanıtlaSil
  6. Oh be, bu günlük enerjimi topladım...🥰
    Yine baş ucu kitabı tadında...
    Okudum🦋tadını aldım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu şeker yorum da bende tıpkı öyle bir etki yaptı... :) 🥰

      Sil