Normalde vazoyu örtünün üstüne koyuyorum, örmek isteyenler olur da modelini görmek isterler belki diye, vazoyu kenara aldım.
Bu da daha yakın görüntüsü...
Bu parçaları lif ipi denilen, iki katlı ince orlonla örmüştüm. Evde hala aynı ipten renk renk bir sepet dolusu var. Yine böyle şeyler örmek istiyorum ama elimdeki yarımlardan onlara bir türlü sıra gelmiyor.
Son ördüğüm yelek bitti... Üzerimde fotoğraflayıp bir sonraki postumda paylaşmayı planlıyorum. Elimdeki diğer yarımlar da biter mi acaba? 2 numara şişle ördüğüm şey hiç bitmeyecek gibi geliyor bana. Oysa en çok da onun bitmesini istiyordum... Ördüğüm parçalardan vazgeçip ipi iki kat yaparak daha kalın şişle örmek gibi bir fikir aklımdan çok sık gelip geçiyor. Bir an kalkıp hayata geçiririm belki...
Komşu ağaç güzelliğinin zirvesini yaşıyor bugünlerde... Çiçeklerinin taç yaprakları konfeti gibi uçuş uçuş dökülmeye başladı... bebek yeşil yapraklar ise hızla dalları doldurmakta... Yakında bu halinden hiç eser kalmayacak.
Her gün en az bir-iki fotoğrafını çekiyorum... En güzellerini pc mdeki mutluluk klasörüme ekliyorum. Bunlar da burada dursun.
Pencereden sık sık seyrediyorum. Malum şu an yüzünü en çok görebildiğim arkadaşlarımdan biri... :) Diğerleri de eve gelen çiçekler ve pervazlardan içeriye seslenen kumrular. :)
Bundan önceki postumdaydı sanırım, okul yolumda da çok şeker bir "küçük ev" olduğunu yazmıştım. İki gün önce kırlara giderken otomobili durdurup bir kaç poz aldım. Onun da ağaçları yeşillenmeye başlamış, duvar diplerinden fışkıran yeşillikler manzarasına daha da güzellik katmış. Evin önden görünüşü bu kadar küçücük ama arkada kocaman bir bahçesi ve çok da güzel bir verandası var. İlçe merkezinde böylesi bir kırevinin varlığını görmek müthiş harika... Tek katlı evler çok ama, böyle kırevi havasında olanı pek yok... Sokak kapısı bile çok otantik... şehir havasına bürünmemiş... duvarları ha keza... Hepsi "küçük ev"i bütünler vaziyette...
Geçenlerde toplu alışveriş için kocacığa uzun bir liste vermiş, listeye buğday nişastası da eklemiştim. O da buğday nişastasını bulamayınca raflarda benzeri ne bulmuşsa almış. Nişastamız yok ama bilumum pasta malzememiz oldu. İki paket pirinç unumuz var mesela... :) En son kızım küçükken (30 yıl önce) pirinç unundan muhallebi yapmışlığım var. Tadını da çat pat hatırlıyorum, sütlü-mamamsı, hoş bir şey olarak kalmış aklımda. Bari dedim, muhallebili bir şeyler yapayım. Evde çilek ve yulaflı bisküvi de olunca kuplarda ya da kasede değil, küçük bir cam kapta, dilim dilim kesilerek yenebilecek tart ya da cheesecake görünümlü, çilek soslu bir muhallebi olsun istedim. Beklediğimden çok daha nefis ve hafif bir sütlü-meyveli tatlı oldu, bunu da özellikle belirtmeliyim.
Gerçi kullandığım pirinç unu miktarı hepi topu 1,5 yemek kaşığı... İki paketten çoooook azıcık bişey eksilebildi ama severek de yediğimiz bir tatlı tarifimiz daha oldu. Çilek yerine başka meyvelerle de yaparım, her türlü meyveli sosun bu muhallebiye yakışacağından eminim.
Siz daha büyük kapta yapmak isterseniz malzemelerin miktarlarını iki - üç ya da daha fazla katları ile yapabilirsiniz. Ben her ne yaparsam az yapmaya özen gösteriyorum. Bu küçücük tepsiyi iki kişi, üç günde ancak bitiriyoruz.
Bu dilimi piştikten bir saat sonra kesmeme rağmen bu kadar düzgün kesildi. Bir gece buzdolabında bekledikten sonra kesilince çok daha düzgün dilimler elde etmek mümkün.
Şu an elimde küçük bir cami var.... minarelerin şerefeleri beni biraz oyalamakta... Yakında bitiririm sanırım...
Mayıs tüm güzelliği ile kırlarda yaşanıyorken bir parçası da ben olayım istiyorum. Bu istek tavan yaptığında evde durmak zor geliyor. Çözümü şöyle bulduk; "Hayat eve sığar" uygulaması harita üzerinde enfekte alanları da, enfekte olmayan alanları da gösteriyor. Demek ki bu haritaya göre gidebileceğimiz yerleri dikkatli bir şekilde seçebiliriz. Fındıklı Köyü'nde hiç vaka tespit edilmemiş mesela...
Hele de papatyaların, gelinciklerin her yıl bu zamanlar tüm koyu kapladığı Kömür Limanı da bu köye bağlı iken, gitmeden-görmeden, güzelim Mayıs'ı evde geçirmek olur muydu?
Atladık kocacıkla otomobilimize 1 hafta aradan sonra yine kırlara koştuk. Kömür Limanı terkedilmiş gibiydi. Uzaklarda küçük bebekli genç bir çift... ve kıyıdan balık tutan bir de balıkçı dışında tüm koy bize kalmıştı... Bol bol yürüdüm... Temiz hava aldım... Fotoğraf çektim... Çiçek topladım... Ve şükrettim. Allah hayalini kuran herkese de en yakın zamanda nasip etsin.
Belli ki bu izole yaşam daha uzun süre devam etmesi gereken bir durum... Her ne kadar AVMler , kuaförler vb. açılsa da bu hayatımızın eski günlerdeki gibi olacağı anlamına gelmiyor. Risk almamaya özen göstererek, korunma tedbirlerimizi üst düzeyde tutarak, sakin yerlerde hayata katılmaya çalışmakta fayda var. Ama şu çok önemli; ne kendimizi riske atalım, ne de başkalarının yaşamını... Covid-19 her yerdeymiş gibi yaşayalım, Covid-19 nefesimizdeymiş-ellerimizdeymiş gibi davranalım... Bu işin üstesinden ancak kendimizi ve birbirimizi kollayarak gelebiliriz. Birini ihmal etmemiz, yine dönüp dolaşıp bize zarar verecektir. Bunu unutmayalım!
Not: Bu posttaki yuvarlak örtüm Annemarie's Haakblog ve Frontier Dreams bloglarında paylaşıldı.
Görüntüler mest etti beni. Tatlının görünüşü kadar tadı muhteşemdir inanırım, vişne ve kiraz ile de yapılabilir.Ne güzel ki gezebiliyorsun... sevgiler,
YanıtlaSilsevgiler benden de...
SilTatlını kızıma yaptıracağım o da bisküvili pasta yapmak istiyordu. Pirinç unu yok sadece
YanıtlaSilunla yapsak muhallebiyi olur değil mi? Kömür limanı nerede? ne kadargüzel
gözüküyor. Ördüğün örtüyü iyi ki yakından çektin ben de yapacağım ama
ne görsem yapmak istiyorum da olmuyor bir türlü
Unla da olur... hatta nişasta ve unu karıştırarak da yapılabilir... Tatları farklı olacaktır ama.
SilKömür Limanı, Gelibolu'ya bağlı Fındıklı Köyü'nden sonra Saroz kıyısında küçük bir koy... Dalış sporu yapanların uğrak yeri... Kıyıdan açılınca derin denize dönüşen, tertemiz, akvaryum gibi bir denizi var.
Her şeyi örmek isteyip örememek her örgü severin ortak hissi sanırım... Ben de aynı dertten muzdaribim. :)
örtülerin ne kadar güzel, ellerine sağlık.
YanıtlaSilarkadaşın köyüne gidiyoruz burada. ailesinin köyde bir evi var. o küçük ev bana onu hatırlattı.
camileri kapalıysa kendi camimi yaparım diyorsun yani. çok tatlı olmuş. ellerine sağlık.
tatlı çok güzel görünüyor. afiyet olsun. benimde kızıma karpuz görünümlü kek yapacaktım unuttum. onu hatırlattı bana. bakayım evde çilek var mı :)) sevgiler
Teşekkürler... benden de sevgiler...
SilResimler çok güzel çanakkaleyi gezmekti bu sene niyetimiz ama bu durumda riskli diye düşünüyoruz ne dersiniz hülya
YanıtlaSilRisk almamanızı öneririm... Sonuçta yeme-içme-konaklama gibi sebeplerle çok şeyle ve çok kişiyle temas halinde olacaksınız, henüz tehlike geçmedi. Çanakkale'de evimiz olmasına rağmen biz de gitmiyoruz henüz. Oysa bu yaz için gidip kalmayı, Çanakkale'nin tadını çıkarmayı düşünmüştük. Hemen hemen her semtinde enfekte vakalar var. Dışarıda gezenlerin içinde ise gizli taşıyıcılar vardır. Sokağa çıkma yasağı uygulanmasa bile ortalama risk mevcut. Haziran, Temmuz ayları bu oran çok çok minimize olursa, belki ancak öyle olabilir.
Silteşekkürler ilginiz için Hülya
Silrica ederim.
SilYour crochetting is beautiful! I love all wibrant photos in this post - it is full of sun and summer :) The small blue house and its fence is fantastic! absolutely beautiful!
YanıtlaSilP.S. thank you for your visit on my blog :) I am so happy to meet you here :)
Hi dear! Thank you so much for your lovely comment.
SilIt is so nice for me too to meet you here and to follow your blog.
Happy crocheting and blogging!