9 Eylül 2014 Salı

2014'de yaz....

Eylülde hoş bir huzur var... Şu ara adını rahatlıkla koyabiliyorum bu hissin... Oysa eksik bir yazla girdiğimi düşünüyorum sonbahara... gitmek, görmek, yapmak istediğim çok şey için yeterince zaman bulamadığım.

Eylülü yaşamadan anlatmak olmaz. Geçsin günler, yeni lensim gelsin... iş yüküm biraz daha hafiflesin... Allah sağlık, sıhhat, afiyet versin... barışık, içiçe, dolu dolu bir Eylül'le.... hissetmeyi ve görmeyi bilerek tüm güzelliklerini.... işte öyle bir Eylül geçsin...  güzel fotoğraflar çekilsin... vakit geldiğinde  buralarda paylaşılsın.... İstiyorum.

Ardından konuşulacak yaz var.... henüz tam olarak terkedip gitmemiş olsa da, her an çekip gideceğine dair serin ve ıslak dokundurmaları olan....
Ama güneşini bulutların arasından çıkarıp şöyle bir göz kırptırdı mı, her şeyi o anda unutturuveren..

Yaz ne bitti, ne de bitmedi!...

Takvim yazını baz alalım o halde... Haziran, temmuz ve ağustos ile çizelim sınırlarımızı...

2014'de yaz.... yağmurlarla geldi... Her yağmurdan sonra bir kat bir kat daha ısınıyordu hava... Tıpkı farkındalığına kavuştuğum son bir kaç yıldan beri gözlemlediğim gibi...

(Evet... Bir süredir farkındayım ki; kıştan ilkbahara, ilkbahardan yaza geçerken... her yağmurdan rüzgardan sonra  yeniden açtığında hava, bir önceki halinden daha da ısınmış oluyor... Bir kapalı hava, bir açık hava ile bu ısınma aşamaları kat kat artarak devam ediyor, böylelikle yaz sıcaklarına kavuşuluyor. Yazdan sonbahara ve oradan kışa geçişte de böyle... her yağmurdan rüzgardan sonra hava durulduğunda,  bir öncekinden bir kat daha düşmüş oluyor ısı...Her kapalı hava ile kat kat soğuması ile kış soğuklarına ulaşılmış oluyor. )

2014'de yaz... sıcaklara adım adım kavuşmak.... yavaş yavaş alışmak.... tam alışmışken  nemle buluşmak, yapış yapış olmak... sonlara doğru iyice bunalmak... yine de yazdan bıkmamak, usanmamak demekti.

2014'de yaz.... ilkbaharda yeryüzüne sereserpe serilen kır çiçeklerinden hala ve hala.... kuytularda ve ayak basılmamış tarlalarda.... seyrine doyulmaz miktarlarda ansızın buluvermek.... bulunca ruhu bu güzellikle efsunlamak demekti...

2014'de yaz.... ilkbaharla başlayan doğayla muhabbete, fırsat bulup an yakalandıkça yeniden yeniden devam etmek, renklerin güzelliğini seyretmelere doyamamak demekti.

2014'de yaz... yeşilden sarıya geçişte sarının her tonunu doğada yakalamak...kahverenginin de bu rengin bir tonu olduğu düşüncesine varmak... bu düşünce ile bugüne dek öğretilmiş sabit renk skalalarına bambaşka gözlerle bakmayı keşfetmiş olmak... doğanın en iyi renk öğreticisi olduğuna kanaat getirmek demekti...

2014'de yaz... kırlarda koşuşan hayvancıkların peşine düşmek... kah yakalayıp sevmek, kah uzaktan seyretmek, kah da poz poz fotoğraflarını çekmek demekti.

İnsan gördüğünde en gürültülü sesiyle havlamaya başlayan çoban köpekleri hariç... doğadaki tüm hayvanlar ile uzak ya da yakın, bir şekilde kontakt kurabilir,  en sevecen sesimle onlara sevgi sözcükleri fısıldayabilirdim... çevresini bu kadar umursamaz, bu kadar serseriydim... 

2014'de yaz... kırlarda gördüğüm her hayvancığa seslenmeden, ses vermeden geçip gitmemek demekti.

2014'de yaz... kocacığın kent tarımı uğraşısı ile, yalnızca "toplayıcı" boyutunda yakın olabilmek, dalından domates, biber, patlıcan toplamak, toplarken mis mis koklamak demekti.


2014'de yaz.... Pazar tezgahlarından çeşit çeşit meyveyle eve dönmek... ev yapımı meyve suları ile bünyeye serinlik vermek, ferahlamak, kanmak demekti.

2014'de yaz.... haftanın altı günü iş yüküyle pestile dönmüşken, biricik Pazar'larda kırlara koşmak, kimsesiz ağaçlarda yaban meyveleri bulmak, itina ile tek tek toplamak, nefaseti bol marmelatlar yapmak demekti..

2014'de yaz...  Marmara Ereğlisi'ndeki 9 günlük doyurucu ve kapsamlı tatilden sonra, Gelibolu yarımadasının bakir koylarında basit ve küçük mutluluklar kovalamak, deniz-güneş-kum üçlüsüyle içiçe olmak,  andan keyif almak demekti.


2014'de yaz...   tiril tiril etek, tiril tiril elbise demekti.

2014'de yaz...  takı sandığında yıllardır uykuya dalmış el emeği göz nuru takılarla yeniden buluşmak... takıp takıştırmak demekti.

2014'de yaz.... üç tarafı pencere ve balkonla çevrili evimin her bir odasının güneş ışıklarıyla buluştuğunu bilmek, işe giderken perdeleri sonuna dek açmak, çiçeklerimi sabah güneşinin sıcacık kollarına teslim etmek demekti.

2014'de yaz... (her yaz ve kış olduğu gibi) ben evde yokken balkonumun sefasını süren kanatlı misafirlerimle, çamaşır asma-toplama seanslarında hasbihal etmek... sabah işe giderken su ve yemlerini bırakıp işten eve döndüğümde dağınıklıklarını toplamak, kirlilerini temizlemek demekti.

2014'de yaz.... bir parça Mersin... çokça gözyaşı... hüzün... dua... hayır... yasin... teselli... terapi... metanet ve otokontrol demekti... Abla şefkati... abla anneliği... tüm bunlara ilave... bir parça dinlenme... ve bir parça tatildi de...

2014'de yaz... Mersin'de ikiz kardeş ve yeğenlerle de buluşmak demekti...

2014'de yaz... dönüş yolunda Ankara ve Eskişehir kaçamakları... en büyük yeğenin evinde konuk olmak... ardından evlatla kavuşmak... kısa da olsa özlem gidermek... iç serinletmek... ve her ayrılışta olduğu gibi yalnızlığını omuzlanarak yuvaya yeniden dönmek demekti.

2014'de yaz... 3 yıl önce eniştemle birlikte ziyaretime gelen Mersin'deki ablamın bu kez buruk bir yürekle tek başına ziyaretime gelmiş olması demekti.

2014'de yaz... Ablayla iyi vakit geçirme telaşları... acısını hafifletme çabaları... psikolojik destek demekti.

2014'de yaz... emek ve alınteri üzerine kurduğum işimde üçüncü yılımı doldurmak.... büyümek, ilerlemek... istikrar, sebat ve istihdam demekti.


2014'de yaz.... Gelibolu'da bir kaç yıldan beri yapılmayan Altın Sardalya Festivali'ne bir kez daha tanık olmak.... ancak o günlerdeki iş yoğunluğu sebebiyle etkinliklere yeterli zaman ayıramamak, bir kaçına kısa ve anlık kaçamaklarla şöyle bir bakabilmek, görüp gitmek demekti.



2014'de yaz... Gelibolu'nun yazını en çok da geceleri yaşamak demekti.

Bu vakitlerde deniz kenarlarıydı mekanlarım...

2014'de yaz.... geceleri coşkun kalabalığa karışmak, bir yönden bir yöne yürüyen insanlardan olmak ve dahi amaçsızca, sanki dünyanın tüm yüklerini hafifletmişcesine, umursamadan aralarında yol almak, sağa sola bakınmak, askeri kampta ya da çay bahçelerinin birinde soluklanmak, gelip geçen deniz taşıtlarının seyrinde huzur bulmak... luna parkta yaşlanmakta olduğunun ayırdına varmak demekti.


2014'de yaz... ta ki ağustos başlarına dek... her sabah erkenden kalkıp zamanın bir kısmını örmeye ayırmak, bundan da büyük keyif almak... üretmek.... ruhu dinlendirmek demekti.

2014'de yaz... evde çok az... iş yerinde çok çok olmak demekti.


2014'de yaz... yine ve yine... bolca ve çokça... Allah'tan her şeyin hayırlısını dilemek...  şükür ve hamd etmek demekti.


2014'de yaz... her şeye rağmen güzeldi!

2 yorum:

  1. rusyena,,,sen ne guzel bir insansin
    dolu dolu yasayan,,,bu hayattan keyif alan birisin
    dogrumu?seni seviyorum ...opuyorum
    birde ikizinmi var?yanlismi anladim
    varsa ne guzel:))))))))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canım Cihan hanım, ne tatlısınız...
      yaşamayı değerli buluyorum... her andan keyif alma çabalarım bundan... :)
      evet bir ikizim var... ama o erkek. :)

      Sil