23 Ağustos 2013 Cuma

İstanbul

İstanbul çağırdı... Gittik...
Buraya yazıp da geriye dönük okumalarımda hatırlamak istemediğim çok şey var... Onlar mümkünse hafızamdan da silinip gitsin!

Kocacıkla araya sıkıştırdığımız, (geçen yıl zamansızlık nedeniyle gerçekleştirememiştik),  -nispeten- keyifli bir boğaz turumuz var ama... Postun fotoğrafları oradan olsun.

Bir akşam da cengaverliğim tutup tek başıma Nautilus'a gitmişliğim var. Kocacık da benim hatun Atina'lara bilem tek başına gitmiş hatun 15-20 dakikalık yere mi gidemeyecek, hem AVM leri seviyor moral de olur, demiş ola ki, "çabuk gel aşkım" diyerek uğurladı beni... E ben de düştüm yollara... Ama o yollar ki, pek iyi bildiğim güzergahı tadilata alınmış... Koskocaman bina işte orada, gözümün önünde.... amaaaaa.... oradan döndüm, buradan kıvrıldım,  bina küçüldükçe her defasında yönümü çevirip etrafını tavaf ettim, ne hikmetse bi türlü yakınına vasıl olamadım.... Sonra nasıl olduysa bir anda kendimi otoparkında buldum... Ama çilem bitmemiş!

Bernardo, Karaca ve Esse'ye filan şöyle bir göz attıktan sonra dosdoğru yukarıya, Tepe Home'a çıktım... Kocacık bilmiyordu ama benim o saatte orada olmamın yegane sebebi "o" idi! Yani GreenGate aşkı! :) Fiyatlar pek makul olmamakla birlikte, talan edilmiş de bunlar geride kalmış ya da çok istediniz biz de depoda kalanları yolladık durumundaki şeylerden yine de çok beğendiğim bi kaç parça aldım... Kasaya ödememi yapıp yürüyen merdiveninden süzüle süzüle aşağıya inerek hiç oyalanmadan dönüş yoluna geçtim. Heyhat! Dönüşüm gidişten daha beter oldu!... O kadar döndüm, o kadar dolaştım, bir arpa boyu yol gitmişim.... Nautilus iki adım ötemde hala... Sanki birileri benimle oyun oynar gibi, yollar hep aynı yere çıkıyor... Dön babam dön! Sonra nasıl olduysa Siyami Ersek Hastanesi'nin arka caddesinde buldum kendimi... Bilmediğim bir yol ama kocacığın telefondaki yönlendirmeleri üzerine Selimiye Kışlası'nın ışıl ışıl parlayan kulelerinden biri göründü sonra... Kocacık da yollara düşmüş bu arada... Birbirimizi bulduğumuzda Türk filmlerindeki gibi ağır çekim koşup uzun uzun sarıldığımızı hatırlıyorum.
Tövbeler olsun!... Bi daha karanlıkta İstanbul'da tek başıma 10 dakikalık yere dahi gitmek... yok bundan böyle!...

Aslında bu kayıp hikayesi o gece beynimi sürekli meşgul etti, hatırladıkça gülümsetti ve ertesi gün beni bekleyebilecek şeyleri düşünmeye fırsat bırakmadı... Çok da iyi oldu... Bu bir vesile ise sağlayana sonsuz teşekkür!

Her şey bitip yola çıkacağımız akşamın gündüzünü ise, her zaman olduğu gibi Eminönü'nde geçirdik. Her gidişimde yeni yeni toptancılar ve başka başka ürünler keşfediyorum... Bu kez de dükkanıma  güzel şeyler buldum... aldım... sevindirik oldum.

Ve bir İstanbul zorunluluğu daha böylelikle bitmiş oldu.

Ez -klişe-cümle; Hayat güzeldir! Bu da bonusu olsun: En büyük zenginlik sağlıktır!

Herkese keyifli bir haftasonu dileğimle... güzel Boğaz'dan güzel kareler...












4 yorum:

  1. rusyenacim.
    vallaha turk filimlerini aratmadi kavusma hikayen:))))))
    arada boyle degisiklikler iyi oluyor
    10 sene besiktasta oturudum...cocuklarin okul yillariydiiii
    eminonune yakin,,,tahtakale
    digertarafta ortakoy....o guzel sahil...bebek
    beni ogunlere goturdun...
    kareler cok guzel cekilmis ve sunulmus
    sevgiler sana gelsin

    YanıtlaSil
  2. Ah İstanbul... Küskün olduğum memleketim...
    Yaban ellerin güzelliğini bozduğu huysuz ve tatlı İstanbul...
    AVM ler değil de Eminönü-Tahtakale söz konusu olunca aklım gidiyor işte :))
    Bir de vapurla boğaz turu... Özlemiş miyim ne :)
    Laf aramızda, İstanbulu senin kızıl saçlarının arasından görmek te ayrı bir güzellik :))

    YanıtlaSil
  3. Hermosas imagenes y hermosos recuerdos de Estambul.
    Nice and pretty remembers when i lived in Estambul.
    Thanks from Spain

    YanıtlaSil
  4. istanbul ah ah özledım ya 12 sene oldu mezun oldum geldım özluyorum

    YanıtlaSil