19 Haziran 2013 Çarşamba

beyaz dokunuşlar -3

Beyaz dokunuşlar serimin üçüncü bölümüne gelmiş bulunmaktayım...
İlk ikisini görmek isteyenler... lütfen buraya ve buraya tıklayın!

Aslında "beyaz dokunuşlar" serisi ile başlamadı boyama serüvenim.... İki yıl önce gözümü karartıp şu ayaklı ahşap çiçekliğimi ve yanındaki tabureyi de boyamışlığım var...
Ancak ahşap boyama kurslarında kullanılan boya ile denemiş ve bu boya ile pek bir zorlandığım için devamını getirememiştim. Zemini kapatmak için kaç kat boyadığımı anımsamıyorum doğrusu... Üstelik boya, sürerken kolayca sürülen, fırçadan akıp zeminde kolayca yayılan bir boya da değildi.... Küçük bir fırça ile soldan sağa, yukarıdan aşağıya öyle çok gidip geldiğimi ve kol kaslarımı öyle çok yorduğumu anımsıyorum ki devamını getirmeyişimin en önemli sebebi bu olsa gerek.

Neyse ki küçük objelerle başladığım ikinci etap beni çok çok şevklendiriyor ve yarım kalan serüven yeni güzelliklerle devam ediyor.
Serinin üçüncü bölümünden işte yeni kareler...

Krem renkli kuş kafesimi akçalı sprey mat boya ile beyaza boyadım ilkin... Sonra minik bir sepeti beyaza boyadım  ve içini beyaz güllerle doldurarak kafesin içine yerleştirdim. Kafesin sap kısmını da aynı güllerle dekore ettikten sonra, üzerine pembe kelebek sticker lar kondurdum. Önceki halinden daha çok hoşuma gitti.

Melekli çerçevelerimle takım oluştursun diye, küçük bir melek figürünü beyaza boyayıp daha önce yine beyaza boyamış olduğum vazonun üzerine yapıştırdım.

Pek shabby chick oldu... pek beğendim.

Salonumda uzun yıllara dayalı bir melek teması hakim zaten... Ancak farklı farklı renklerde, genelde de altın renkte idi bu melekler...

Kızçemin lise mezuniyet fotoğrafının altında ve üstünde yer alan altın renkli bu melekleri yine sprey boya ile beyaza boyadım. Kahverengi olan fotoğraf çerçevesini de aynı yöntemle beyaz yaptım yine...

(Bu arada aşağıdaki fotoğrafı gece geç vakit çekmiştim. Renkler gerçekte bu denli puslu ve soluk değil)

Melekler bu ferah ve heykelimsi görünümleriyle asıllarını daha bir yansıtır oldular bana göre...

(Boyanmadan önceki altın renkli halini bu linkteki 7. fotoğrafta görebilirsiniz.)

Kapının sol tarafına, elektrik düğmesinin üstüne dizmiş olduğum melekler ise soft renklere sahip, elleri yüzleri  bacakları ten renkli meleklerdi. (Bakınız bu linkteki 1. fotoğraf.) 
Onlar da dönüşümle beyazlanıp yeni ve daha güzel hallerine kavuştu.

Daha çok kış mevsiminde ve yılbaşı dekorasyonumda kullandığım ev görünümlü mumluklarımı da beyaza boyadım... Yaz ve kış, her daim kullanmak üzere salonumdaki yaşamın içine kattım. 

Bu porselen mumlukların orijinal halleri oldukça renkli idi... Bir kaç yıl önce üstlerine dekupaj tutkalı sürerek altın renkli simlerle kaplamış ve o zamandan beri altın renkli halleri ile kullanmaktaydım. 

Dönüşüm söz konusu olunca... bir gece su içinde bekletip daha sonra sert bir fırça ile fırçalayarak simlerin çıkmasını ve tutkalın sıyrılmasını sağladım önce... ardından yine sprey boya ile boyadım... 
Fıssss... fısssss... fıss... Çok kolay ve çok pratik oldu.

Bu minik çerçeve ise gümüş renkli idi... Çekmecedeki uykusundan uyandırıp beyaz renge boyadıktan sonra içine güllü peçetelerimden minik bir parça fon yaparak  yaşamın içine kattım...  

İçimden geldiği kesin... Kendim istiyor ve hayata geçiriyorum çünkü... Evimin geneline meleklerden, güllerden ve kuşlardan oluşan karma bir konsept hakim... Onlarla birlikte yaşamayı seviyorum.

Annemden yadigar en az altmış yıllık cam meyveliği beyaza boyayıp güllere ev sahipliği yaptırarak  güllü konsepte yeni bir parça daha kattım... Bazen onu bir süs objesi konumundan çıkarıp yaşamımın içine  kattığım da olmuyor değil. 

Öyle görülüyor ki ben anılarla iç içe yaşamayı, geçmişten gelenleri yeniden düzenleyip dönüştürerek  yaşam alanımın içine almayı da seviyorum.

İnternetteki diğer uzak dünyalar sayesinde bir çoğumuz içimizdeki gizli zevkleri keşfettik. Sidebar ımdaki bir çok blog bana müthiş ilham olmakta... Evlerini beyazla buluşturan bir kaç Türk blogger arkadaşım da ha keza... 

Blog dünyasının içinde olmak güzel gerçekten... 

Öyle ki, blogun bir süre sonra yaşamının değerli bir parçası oluyor ve işin başından aşkın da olsa günbegün bu postu hazırlayıp son hamleyle yayına sokabiliyorsun... (13 gün önce hazırlamaya başladığım bu postu ancak şimdi tamamlayabildim.)

Beyazın saflığının ve ferahlığının ruhumuzda da çoğalması dileğiyle... herkese sevgiler!

9 yorum:

  1. Beyaz dokunuşların her biri ayrı güzel olmuş,ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Evin beyazlaştıkça, hayatın da dinginleşsin, etrafını saf ve masum insanlar sarın ve beyaz gibi ışıl ışıl günlerin olsun, hiç bir renk tesadüf değil insan hayatında, ne zaman bir renge taksam kafayı, hayatıma o yönde bir şeyleri çektim, dikkat et, sen de farkedeceksin..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel dilekler elifcim... ben gerçekten artık iyi niyetli, iyi kapli insanlarla karşılaşmak istiyorum... inşallah inşallah!

      Sil
  3. Ellerine sağlık arkadaşım.On üç gün bekleyip uğraştığına değmiş.Yaşam alanı denilen yer kendini en mutlu hissettiğin yerdir...Beyazın büyüsüne bir kapıla bir daha kolay kolay bırakamıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler... kesinlikle öyle...
      bu büyü benliğimi ele geçirmiş durumda... :)

      Sil
  4. Hepsi çok güzel olmuş ellerinize ,emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. rusyena....kuslar kuslarrrrr
    beni gulumsettilerrr
    bayildim herseye
    opuyorum seni

    YanıtlaSil