21 Nisan 2013 Pazar

sürpriz piknik ve papatyalar

Son Pazarların kasvetli havaları ile "Çarşambanın gelişi Perşembeden bellidir" misali bu Pazarı da tıpkı öyle geçireceğimiz kanaatindeydik... Ki sabah gözümüzü açtığımız yeni gün de aynı sinyalleri vermişti açık açık... Geçen haftalardan dersini almış bireyler olarak bu hafta piknik eyleminin adını dahi geçirmedik konuşmalarımızda... Dolayısı ile konuya dair en ufak bir beklentimiz ve hazırlığımız da yoktu...

Saat 13.00 a doğru kocacık "hadi giyinelim de çıkalım bari hiç olmazsa otomobille gezmiş oluruz" dedi... Giyinmek için yatak odasına gitmiştim ki, güneşin bir anda pırıl pırıl parladığını gördüm. Kocacık da fark etmiş... Nasıl oldu ise birden bire günlük güneşlik bir hava peydahlandı...

Çok kalmaz kaçar belki, düşüncesi ile bir acele bir acele... giyindik, kuşandık, hazırlandık... Hani bir piknik hayali vardı ya kocacığın... Hazırlığımız yok ama hazır şeylerle neden olmasın, fikri doğdu birden... Evden alınacakları alıp  atladık otomobilimize... :) Yoldan en pratiğinden yiyecek ve içecekler... veeee... doğru Fındıklı köyü ile aşağısındaki göleti kuşbakışı gören şu yemyeşil tepeye...

Tripotun bagajda kalmış olması da isabet oldu. Kimselere ihtiyaç duymadan kocacıkla bu keyifli an'ımızı ölümsüzleştirebilmiş olduk.


Görüldüğü üzere pilav üstü döner, piknik hevesimizin baş kahramanı... :)

O tepede oturup etrafı seyre dalmak, göletten gelen kurbağa sesleri, arada kulağımıza çalınan kuş cıvıltıları ve köye gidip gelen traktörlerin çıkardığı homurtular ile onlara eşlik eden ot, çiçek kokuları ise ruhumuzun baş gıdaları idi...

Bu aralar ancak çerez kitaplara vakit ayırabiliyorum... Kızımın lise yıllarında okuduğu kitapların bulunduğu kitaplık işimi fazlasıyla görüyor. VC Andrews'ın fantastik içerikli gençlik serisine sarmış durumdayım... Geçenlerde Şimşek'ini bitirdim... Dün gece Honey'sine başladım... Tahmin ettiğim gibi bu da sürükleyici ve bir an önce okuyup bitirmeyi hissettiriyor okura.

Piknik alanında yarım saat okuyabildim ancak... Heyecanlı bir yerinde de bırakmak zorunda kaldım. Bu güzel havayı piknik aktivitesi ile sınırlamak istemedik çünkü... Bahar gizlice gelmişti ve kırlar papatyalarla dolmuştu.
Bugün papatyaya doyduğum söylenebilir... Ben doymadım ama verdiğim görüntü resmen öyle idi...

Papatya kaplı patikalarda yürüdüm uzun uzun...

Bol bol papatya topladım...

Papatya tarlalarında mola vermişken, kitabımdaki heyecanlı bölümü tamamladım...

Beyaz papatyalardan başka sarı papatyalar da vardı...
Dere boyunca yürürken bulduklarımı....

Tek tek gemi yaptım, akıntıya bıraktım...

O şırıl şırıl melodik ses nasıl iyi geldi ruhuma... Dinledim... dinledikçe dinlendim...

Tam üç saat sürdü tüm keyif...
Haftalardır üstümüzden eksik olmayan o kapkara bulutlar saklandıkları yerden çıktı sonra... Hadi artık evinize, bu kadardı bitti, dercesine...

Cama düşen damlalar eşliğinde mutlu mesut döndük eve.

9 yorum:

  1. huzur verdi fotolar ve yazınız...

    YanıtlaSil
  2. harika bir his bıraktı bu gün bende bile..

    YanıtlaSil
  3. Hi dear Rusyena,thank you too that you visit my blog..i watch more than a year your fantastic blog and itook many ideas from you...and today is something special in this place..the photos with the daisies and you are very nice,,i'll be glad to be friends...

    YanıtlaSil
  4. harikaydi fotograflar ..size imrendim.. papatyalarin icinde oturmus kitap okumussunuz huzur verici..

    YanıtlaSil
  5. kıskanmadım desem yalan olur canım,gözlerimi doldurdum en azında ,o su ne temiz yaaa.

    YanıtlaSil
  6. papatyalarrrr o kadar guzelki....nefes almak gibi geldiiii
    seyretmeye doyamadim...
    allah agzinizin tadini hic bozmasin sevgili rusyena

    YanıtlaSil
  7. Güzel blog !!! Kolay gelsin

    YanıtlaSil
  8. Güzel blog !!! Kolay gelsin

    YanıtlaSil