Pazar gezmeleri ruhumun beslenme çantası.... O gün çantadan ne çıkarsa artık... Ve hatta "misafir umduğunu değil bulduğunu yer" sözünü de eyleme döken türden...
Bugün dip-bucak temizlik günüydü evde... Akreple yelkovan koşup durdu sürekli... Tam güneş de onlara ayak uydurup başını alıp gidecekken atıverdik kendimizi dışarıya...
Geçen haftaki postumda "monotonunu da özlermiş insan" vurgum vardı hani... Hamzakoy'a yürüdük yine... Denizi seyrettim doya doya... balıkçıları... yelkenlileri... gemileri... kayıkları...
Belki hasta belki de yaralı bu martıcık... Günlerdir onu besleyen ellerce "dileriz bugün uçar" diyerek böyle toprağa bırakıldı... Uçsun diye ötelendi... yürüdü, hızlı hızlı kaçtı... ama... uçamadı.
Evet kilolu değilim... Ama sağlık için gerekli... Koca bir yaz... bir kaç tempolu yürüyüş dışında heeeeep oturdum.
Kocacığın içine doğdu sanki... başlamadan beş bir dedi... beş birle bitirdim işi... :)
Sepet yoktu... kırlar yoktu... çiçek miçek... börtü böcek... toplamalık yemiş... hiçbiri.
Tuzu eksik çorba tadında bir Pazar bu Pazar...
Bazı günler zaten ağır... taş gibi...
Boğazında hep bir düğüm...
İçinde derin bir sızı...
İnsan kedisini, köpeğini, kuşunu, balığını kaybetse dahi... eksenini tümden kaybedebiliyor günlerce... ve her ama her yıldönümünde... ertesi günlerde de... Değil ki çok yakınını!
Hayat ne çok duygudan ibaret!
ne güzel ifade etmişsiniz...
YanıtlaSilNe güzel bir yazı içinde neler neler barındırıyor....
YanıtlaSilama duygularda olmasa bizi biz yapan bir şeyler eksik kalır sanki.
YanıtlaSilOh oh oh ne güzel olmuş :)
YanıtlaSilHayat ne çok duygudan ibaret, en güzel demişsiniz:) Şu günlerde benim işim gücüm hayat, aklımı düşünmekle bozdum diyebilirim
YanıtlaSil