Ben düşünceleri önemsememe konusunda iyiyim... ama insanın kendisini önemserim... İnsani özelliklerini kaybetmediğini gördüğüm her insanı önemsemeye değer bulurum... Çocukların tamamının ve aksileşip yıkıcı bir kişiliğe dönüşmemiş olan tüm yaşlıların yeri ayrıdır dünyamda...
Misalen... -tüm frenlememe rağmen- bu gün pek buruktum ben...
Dil okulumda karne haftası bu hafta. Bugün son derslerini işleyen 2-3-4 karma sınıfıma ve 4. sınıfıma karnelerini vererek ayrılık haftasına başlamış bulunuyorum. Ne diyebilirim ki... gelecek yıl birarada olamayacağımızı bildiğim bazı öğrencilerimden ayrılmak hüzünlü oldu. Bazen öğretmenleriydim, bazen arkadaşları, bazen anneleri ve hatta bazen dadıları... :) Onlar da benim hep tatlı kuzucuklarımdı.
Bu kurumda, haftanın dört gününü paylaştığım öğretmen arkadaşlarım da ha keza...
Önümüzdeki yıl büyük ihtimalle ben yine aynı kurumda olacağım ama yolu ayrılan arkadaşlarım var.
Yapıcı, yardımsever, neşeli, düzeyli ve paylaşımcı bir birliktelik yürüttük dönem boyunca... Giden arkadaşlarımı özleyeceğim...(Buraya eklediğim fotoğraf için arkadaşlarımdan izin aldım, merak edenlerin bilgisine...)
İşte böyle burukken bir tarafım... "Kırlar olsun... mutlaka olsun.." "akşam yemeği için Güneyli'ye Orhan Abi'nin yerine gidelim, sezonun ilk sardalya ızgarasını yapalım, ardından da ver elini kırlar!" dedik kocacıkla...
Burada hava 20.30 dan sonra kararıyor. Saat 17.00 gibi çıktık evden... Sıcaklık da kırılmıştı epeyce... Malum yaz gibi günlerdeyiz artık. Güneşli alanlar yakacak kadar sıcak...
Burada hava 20.30 dan sonra kararıyor. Saat 17.00 gibi çıktık evden... Sıcaklık da kırılmıştı epeyce... Malum yaz gibi günlerdeyiz artık. Güneşli alanlar yakacak kadar sıcak...
Önce planladığımız gibi Güneyli'ye uzandık... Kocacık piknik malzemelerini otomobilden alıp masaya götürürken ben makasımı ve kovamı kapıp papatyalar ve gelincikler diyarına koşuvermiştim çoktan. Yemek boyunca bize eşlik edecek çiçeklerim hazırdı artık.
Kocacık sardalyaları pişirirken örgümü ördüm biraz. Son iki sıra bitince papatya desenli yeni örtüm de bitmiş olacak.
Güneyli'de deniz sezonu açılmış... plaj, şezlonglar ve şemsiyelerle donanmıştı. Papatya toplarken de fark etmiştim ki, bahar sessizce gitmeye hazırlanıyor... güneş, yemyeşil örtüyü ufaktan ufaktan sarıya boyuyordu.
Sardalyalarımızı dört sevimli kedi ile birlikte yedikten sonra toparlanıp düştük yine yola... İstikamet Karaburgaz (Ocaklı) Köyü altındaki sahil yolu idi... Bu yol otomobiller için elverişsiz bir yol... Çok fazla taşlı ve çakır çukur... Otomobilin sürekli sarsılması demek, amortisörün ve bilumum civatanın yerinden oynaması demek... Ancak yılın bu zamanı çok güzel gelincik ve papatya manzaraları var. "Yavaş yavaş, dura kona gidelim"le kat'i kararımızı verdik. :)
Nefis papatya ve nefis gelincik tarlaları karşıladı bizi... Bazılarında bu çiçekler ayrı ayrı, bazılarında içiçeydi.
Bu nefis görüntüler için... bi daha, bi daha gelinir!
Sahile dek inmedik ama yol kenarındaki her bir güzelliği sevgi ve neşe ile selamlayıp özlem giderdik.
Bir ara sevinçten uçtum bile ben!
Ah bahar! Ne güzel şeysin sen!
sevgili ruşyena çok uzun zamandır sizi takipteyim ilk kez yorum yazıyorum gezdiğiniz yerler çok güzel bloğunuzu zevkle takip ediyorum
YanıtlaSilÇok sevindim.. çok teşekkür ederim...
YanıtlaSil♥ ♥ ♥
Ohh, so wonderful pics! And your crochet looks super pretty ♥. Happy Monday! Nata xxx
YanıtlaSilThank you so much Nata!
Silharika fotoğraflar:)
YanıtlaSil:)
SilHer şey harikaaa ruşencim :)
YanıtlaSilHülyacım çok teşekkürler...
Sil