7 Ekim 2014 Salı

yeşilyurt köyü - adatepe zeytinyağı müzesi - zeus altarı - adatepe köyü / ekim 2014

Bayram tatilinde keyifli bir Bozcaada kaçamağı yapmayı düşlerken, kendimizi Kaz Dağları'nda bulduk... (Çanakkale'ye vardığımızda Bozcaada gidiş-dönüş feribot seferleri denizdeki fırtına nedeniyle iptal edilmişti. Rotamızı İzmir yoluna çevirdik.)

Neyse ki buralarda havalar sıcacık, günlük güneşlikti.

İlkin Yeşilyurt Köyü'ne gittik... Güzelim taşevlerinin bulunduğu, arnavut kaldırımlı daracık sokaklarını karış karış dolaştık.

Bir masal köyünde, pek mutlu iki gezgindik...
Baktık... seyrettik... anlattık... dinledik.










Çok sevgili Canan hanımcığımıza gittik sonra...
Her gidişimizde olduğu gibi kışlık erzaklarımızı ve bilumum faydalı ot- yabani meyve gibi kurutulmuş yiyeceklerimizi tıka basa doldurduk poşetlere...
Geçmişten, bugünden söz ettik... En dost'tan selam almıştık, onu ilettik...
Şeker, nazik, candan bir kadın Canan hanım... Ona gidinceye dek aynı ürünlerin satıldığı bir dolu satış noktasından geçiyoruz... Hepsini de es geçip illa ki ona gidiyoruz.


Nevalelerimizi otomobilimizin bagajına doldurup Küçükkuyu'ya doğru yol aldık sonra.
Hemen girişte, sağda... Adatepe zeytinyağı müzesi bir kez daha görülmeyi hak ediyordu.


Üçüncü uğrak yerimiz Zeus Altar'ı oldu..
Altar'a çıkan, uzun, yokuş yolda... yürüdük... sohbet ettik... ama en çok da ağaçları seyrettik.



Şurası her gidişimde "adatepe ben geldiiim" diye bağırdığım yer...
Yol öyle kalabalıktı ki, duyduklarında "kimmiş bu çılgın" diyerek dönüp bakacakları için.. utandım, sus pus oldum... :)

İsteyen ziyaretçiler için altara kadar at üstünde taşımacılık hizmeti var.

Atlar yüklerini altara bırakmış, geri dönüyorlar...
.
Altar tepesine vardığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu.
Yurdum insanı yapmıştı yine yapacağını!
En çok da çöpün yanındaki bu ağaç... ama diğer ağaçlar da kısmen.... dilek ağacına dönüştürülmüşlerdi...

Yakına gittiğimizde bağlanan şeylerin daha çok ıslak mendil, kağıt mendil ve su şişesi etiketleri vb. olduğunu gördük...

Belki vakti zamanında çevrecinin biri çöp kutusundan uçmasın diye elindeki çöpü ağaca bağlamıştı -ki bu benim en iyimser düşüncemdi- ondan sonra gelenlerin bazıları bu eylemi devam ettirse de, birileri niyeti farklı yöne çevirmişti.

Çöp denebilecek şeylerin arasında dilek amaçlı şöyle şeyler de vardı.


Oradaki ziyaretçiler arasında bağlanan tüm bu çöpvari şeylerin çöp amaçlı değil, özellikle dilek tutma amaçlı bağlanmış olduklarını söyleyenler oldu. Aklım, havsalam gerçeğin bu yönde olabileceğini, insanların çerden çöpten medet umacak boyuta gelmiş olduklarını kabul etmedi, edemedi.

Çöp kaplı ağaçların şaşkınlığını bir kenara bırakıp altara çıkan merdivenlere doğru yöneldik sonra.

İnsanoğlunun "beton uğruna doğa katliamı"ndan  kurtulup kök saldığı topraklarda yaşamını sürdürmeyi -şimdilik- başarabilmiş yemyeşil çam ve zeytin ağaçları... ve masmavi körfez....

(Okuyucularım arasında panoramik fotoğrafçılıkla ilgilenenler varsa, gidip görmelerini şiddetle tavsiye ederim...
Bu arada bu güzelim manzarayı doya doya seyrettikten sonra, hemen oracıktaki su sarnıcına eğilip bakmayın sakın ola!... Bakmayın ki büyü bozulmasın!)

Altar gezimizi de tamamlayınca ver elini Adatepe köyü dedik...
"Yeşilyurt mu, Adatepe mi" diye sorsalar, duraksamadan "Adatepe" derim.

Şu kısacık ziyaretlerimde bile keşfettim ki... orada yaşasam ben, Vivaldi'nin dört mevsimi tadında günler geceler geçiririm... Yeşilyurt'a göre daha bir sessiz, sakin... daha bir özgün... daha bir benlik!





Son gidişimizde Hüseyin Meral zeytinyağı evinin hemen karşısında, harabe halinde bulunan  küçücük, kutucuk ev, gördüğü restorasyon ile böyle şirin, böyle şeker olmuştu.

Bu ise orijinalliği ile tarihe meydan okumaya devam eden yine kutu gibi küçücük bir ev.

İstisnasız... tüm sokaklarını gezdik, pek sevdiğim Adatepe'nin...
Ulu çınarların altındaki meydan bahçesinde en uzun molamızı verdik.




Gözümün gördüğü her şey, ama her şey içimi hoş ve sımsıcak yapmaya yetti.
Bu keyifli İda gezisi... programda yoktu... girmek istedi... ne iyi etti.

6 yorum:

  1. Adatepe'ye bende çok aşığım. Yakınımızda olunca da fırsat buldukça kaçıyoruz. Altar'da ki dilek ağaçlarına !!! çok üzüldüm :( (bu arada sizde Çanakkale'de mi yaşıyorsunuz? )

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adatepe'de olmak masal aleminde olmak gibi... her gidişimde daha çok daha çok bağlıyor kendine...

      Gelibolu'dayım..

      Sil
  2. ahhh gitmeli, görmeli...

    YanıtlaSil
  3. Harika yerler ruşencim. Geçmiş bayramında kutlu olsun. tekrar dönüp resimlere bakcam. sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynı dilekle çok teşekkürler...
      ve çok çok sevgiler...

      Sil