1 Mart 2013 Cuma

1 mart 2013

Hacmi büyük acıların kalpte biriktirdiği tortuyu temizlemek kolay değil.
Yüzde doksan... bugün cıvıl cıvıl bir ya da bir kaç fotoğraf ile baharı karşılardım illa ki blogumda... Ki  ilkbahar en sevdiğim mevsim benim... Şimdiden tek tük çiçeklenen dalların kısa bir süre sonra en güzel hallerini göreceğimizin müjdecisi olduklarını bilmek ve yine yakın bir zamanda çok sevdiğim kır papatyalarının kırları dolduracağını, bununla birlikte sepetimi takıp koluma her fırsatta kır-bayır dolaşacağımı düşünmek benim için keyiflerin en büyüğü olurdu.
Olmalı da!

Hayatın aktığı her yerde, acı da sevinç de hep var.
Çünkü hayat kah şefkat yüklü ellerini uzatıp saçlarımızı uzun uzun okşuyor... kah gücünün yettiğince patlatıyor şamarını... Yapacak fazla şey yok! Akıntı ise daimi... Aslolan; yer yer oluşan girdaplara dikkat etmek sanırım... Mümkün olduğunca kapılmadan, olabildiğince uzağında kalarak.... Ancak böyle ayakta durabilir insan...

İnsan ki bir eşref-i mahlukat.... Hayatın ona bahşettiklerini öğütüp hazmetmeden yaşamak ona yakışmaz!

Üstelik hayatın içindeki iyilik ve güzelliklerin ayırdına varararak yaşamak, yaşama sanatını en iyi bilenlerin işi... Bu yolda ısrarla, bıkmadan, usanmadan yürümeli öyleyse!

Bir yerlerde okumuştum... İyiliği ve güzelliği görebilmek için en kötüyü ve en acıyı görmek gerek, diyordu... Görmekten kasıt alıp içine özümsemek ya da bizatihi yaşamak olsa gerek...
Erdeme varmak için acıda dibe vurmak gibi bir şey....

Bugün ilkbaharın ilk günü...

Düşünün bir; doğduğumuzdan beri her yıl bu zamanlar baharın güzel halleri yeniden yeniden karşımıza çıkıyor... Oysa biz her defasında unutmuşuz da sanki o an hatırlıyormuşuz gibi garip bir sevinç duyuyoruz nedense... Buradan mutluluğun anahtarlarından birini alıp boynumuza takmak mümkün...
Takalım o halde!

Nasıl güzel... nasıl günlük güneşlik bir hava vardı dışarıda...
Günün getirdiği bu güzellikleri ruhumda uzun süre saklı tutabilmek için, (zorunlu işlerimin haricinde) işimi kurduğumdan beri hayatımda, daha doğrusu kocacıkla ikimizin hayatında var olan bir başka güzellikle dolu dolu geçirdim günümü... (Bir gün onu sizlerle de tanıştırmak, ondan söz etmek istiyorum...)
Ve biliyorum ki; bu postu yazarken bulduğum enerjide günün getirdiği güzelliklerin payı çok büyük. (İnanan biri olarak bu payın asıl sahibinin yaradan olduğunu biliyorum elbet... Gönderene... ve aracı olan canlı cansız her şeye... ama her şeye sonsuz teşekkürler!)

Bugün girdabın olabildiğince uzağında durmak vardı.
Baş yukarıya kaldırıldı ve gökyüzüne bakıldı...
"Life is good!"


Unutmadan...
Çocuklar, çiçekler ve melodik sesler evlere daima güzellik verir...
Ben buna heeep inandım...




14 yorum:

  1. Sevgilerimi gönderiyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benden de sevgiler Edacım... kucak dolusu...

      Sil
  2. Günaydınn.."Life is good!" vee Bursa'dan kucak dolusu sevgiler size

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benden de sıcacık sevgiler selamlar neslihancım...

      Sil
  3. Evi ev yapanlardan biri de mutfaktan yayılan yemek kokusudur. Mutfağı çalışmayan evler kupkuru ve cansızdır. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. mutlu baharlar,mutlu haftalar...
    sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. bahar geldi hoşgeldi :) takibe aldım seni, bana da beklerım ;
    http://benlimoda.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  6. o guzel cicekleri benim icinde koklarmisin....lutfen rusyena

    YanıtlaSil
  7. bahar geldi ben her bahar yeni dogarim ;)

    YanıtlaSil