25 Eylül 2011 Pazar

boş gün ve piknik

Haftanın altı günü sabahtan akşama dek full çalışınca tek günlük boş günü nasıl değerlendirsem diye şaşıyor insan... Bugüne çok şeyi sığdırmaya çalıştık o yüzden. Ancak iki şey dışında doğal olarak hepsini yapmak mümkün olmadı. :)
Biri çoktandır gidip bir kez daha görmeyi arzu ettiğimiz Çimpe Kalesi'ni ziyaret etmekti, diğeri de havalar iyice soğumadan bir kez daha piknik yapabilmekti. Bu post piknik konusu olsun... gelecek posttada çok çok foto ile Çimpe Kalesi'ni paylaşayım... Hem zaman bulursam tarihiyle ilgili bir kaç not da düşmek isterim. İlgilenenler için lazım olur belki.

Gelelim pikniğimize... Bu sezonun belki de son pikniğini yapmışızdır. Geçen haftalar gün gün yağan yağmur sonrasında hava güneşine kavuşsa da sıcağını yitirdi bi parça... Üstüne Gelibolu'nun ünlü panayır rüzgarları da eklenince zaman zaman üşüten, zaman zaman rüzgarı ile dayak atmıştan beter eden havalar hasıl oldu buralarda. "Bu gün yaptık yaptık, bu sezon belki de bi daha yapamayız" diyerek piknik malzemelerimizi toplayıp düştük yollara... Izgara için seçtiğimiz malzeme de palamut balığı oldu. Aslında mevsim Gelibolu'nun sardalyasının yağlanıp ızgaraya uygun hale gelmiş olduğu mevsim ama... Yerli sardalya yerine Karadeniz'den çıkan çakma sardalyalar  doldurmuş tezgahları... Fiyat olarak gerçek sardalyadan çok daha uygun ve miktar olarak da bol olduğu için balıkçılar her iki türü ayırt edemeyenlere bu türü de gerçek sardalya fiyatına satarak epeyce bir kar elde ediyorlar. Dolayısıyla gerçek sardalya her zaman bulunmuyor.

Palamutlarımızı aldık ve Karayolları piknik alanına  direksiyonu kırdık.... Ehil ellerde restore edilip harika bir piknik alanına dönüştürülebilecek olmasına rağmen piknikçilerin insafına terk edilmiş bu alan denize nazır, manzarası güzel mi güzel bir konumda... Masanı kur, yüzünü denize dön, saatlerce seyret, asla bıkmazsın. Lakin rüzgar öyle artırmıştı ki şiddetini piknik üstüne bi de dayak yememek için yukarılara, çam ağaçlarının içlerine doğru konuşlanmak zorunda kaldık... Burası kuytu olduğu için nispeten daha iyiydi ve 2 saatlik piknik hevesimizi karşılamaya yetip de artacaktı.

Planladığımız ve düşündüğümüz gibi de oldu. Çok keyifli iki saat sanki on dakika gibi çabucak geçip gitti. Geriye fotoğraflar kaldı... bir de bakıp anıları tazelemek için bu post... :)

Yerli domatesler kaybolmadan bol bol yemek gerek... Balık marul ve roka salatası ile daha güzel gider... ama önümüz kış, marul ve roka mevsimi... bu kıpkırmızı Çanakkale domatesleri bulunamayacak ne yazık ki :)


Cam, porselen gibi ürünler pikniğe pek uygun değil... plastik ve melamin kullanmak istemeyince... "aman canım kırılırsa kırılsın" oluyor insan... Sıkı sıkı sarıyorum aslında... yıllardır her pikniğe cam, porselen, arcopal gibi kaplarla giderim, henüz hiç bişi kırılmadı... :)


Pötikareli bu setimi çok seviyorum... Bundan böyle iki çatalını ve iki bıçağını pikniğe ayırdım. İlgilenenler bir çok rengini Biev ürünleri satan mağazalarda bulabilirler. Ben bir de yeşilini aldım... Lilasında ve sarısında da gözüm kalmadı değil. :)


Közlenmiş bibersiz piknik, piknik sayılmaz! :)


Palamut da fena değildi. Zeytin yağ ve tuz ile yarım saat kadar marine ettim. Lop etnin yarattığı katılık önlenmiş oldu böylece... 


Kızım pikniği ve balığı çok sever doğrusu... Ne zaman piknik yapsak içine mi doğuyor anlamadım, şıp diye arayıveriyor. Hem de kokusunu almış gibi...
 "Piknik yapıyorsunuz diiii miiii?"  
"Gurkkk evet!"
:)))


Bu arada fotoğrafları eklerken fark ettim çerçeve ve ruşyena yazısı ile editlemeyi unutup yüklemişim bu kez... hadi bugün böyle olsun... yedik içtik, hoştu ama... piknik bulaşıkları bekler beni... biraz da mutfağa kaçayım ben... :) Gece on iki de çekilişi sonlandırmak ve katılımcıları numaralandırmak üzere buralara döneceğim yeniden...  Katılımcı sayısının bu kadar çok olacağını tahmin etmemiştim doğrusu... Çekiliş sonucu postumda yazacak olsam da, bir kez de buradan teşekkür etmek istedim. İlgi için çok çok teşekkürler... Bu işi daha sık yapayım ben. :)
Bir sonraki postta görüşünceye dek, hoş kalın, hoşlukla kalın!...ama en önemlisi; sağlıcakla kalın!

8 yorum:

  1. Sevgili Ruşyena nasıl güzel bir piknik olmuş öyle bayıldım bayıldım. O peçeteliği bile taşımışsın yaa helal sana, oo közlenmiş biberler, çanakkale domatesleri:( Allahtan palamutun bu halini sevmem (daha bekliyorum dilim olmalarını ben hevesle)gece vakti tutmayın beni dedirtecek cinsten tüm hazırlıklar. elelrine sağlık. çekilişi merakla bekliyorum sen deyince bugünün 25 i olduğunun ayırdına vardım:) sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Öğlen yemeğine az kaldı,bu fotoğraflara bakıp da acıkmamak elde mi !!!

    YanıtlaSil
  3. çok hoş bi piknik olmuş..ne güzel böyle imkanlarınız olması..afiyet şeker olsun..çimpe kalesinide merakla bekliyorum..

    YanıtlaSil
  4. piknik...
    nadiren yaptığım,çok sevmedğim bir olay...
    ama fotoğrafları görünce özendim:)
    mutlu haftalar...

    YanıtlaSil
  5. hepsi çok güzelde ben o peçeteliğe bayıldımmmm

    YanıtlaSil
  6. Çok özendim. Böyle şık bir piknik sofrasında olmayı kim istemez? :)

    YanıtlaSil
  7. cok guzel canım cektı :)


    Blogumuzdakı cekılıse beklerız:)

    http://waysofgrace.blogspot.com/2011/09/gracein-sizleri-havalara-ucuracak.html

    YanıtlaSil