29 Nisan 2011 Cuma

27 Nisan 2011 Çarşamba

içimiz açılsın

Kıştan sıkılmış mıydık bu kadar? Kış gibi Nisandan fena sıkıldık ama! Hadi hepbirlikte... içimizi açalım biraz..
İşte Greengate'in 2011 Yaz Koleksiyonu'ndan bir kaç kare...
Katalog da burada... tamamı masal gibi zaten.






26 Nisan 2011 Salı

bu çantalara bayıldım

Hasır çantalara, sepetlere bayılırım zaten... Bu çantaları gördüm daha da bi bayıldım. :) Devamı ve çok daha farklı versiyonları burada...


Üstü süssüz bir hasır çantam var... ama onu öyle sade kullanmayı seviyorum. Bir tane de bunun için almalı ve bu kadar güzelini yapmalıyım. En kısa zamanda...

Güzel geçsin haftamız! :)

22 Nisan 2011 Cuma

kumaş çiçekli "feetfirst"lerim

Feetfirst kategorim için yeni fotolar... yeni yaptığım kumaş çiçeklerimle birlikte... :)

21 Nisan 2011 Perşembe

Antep Katmeri

Katmer denilince her yöre kendi katmerini anımsar. Her yörede katmerin yapılışı da, lezzeti de bambaşka çünkü. Ben bugün Antep katmerinden söz etmek istiyorum. Genellikle sabah kahvaltısında yenilen ve tuzlu değil de tatlı sınıfında olan, görüntü olarak böreğe benzeyen bir şey bu. 


Aslında Gaziantep'te hanımlar evde yapmazlar pek, simit fırınlarında, börekçilerde, baklavacılarda ve de salt bu işi yapan katmercilerde satılır. Özel bir yöntemle yapıldığı için de evde yapılabilecek versiyonlarından damak tadı olarak çok daha farklı ve çok daha lezzetlidir. Benim gibi memleketinden uzakta olanlar içinse o tadı birazcık da olsa yakalayabilmek için zorunlu olarak evde yapılagelmiştir. Dolayısıyla bu postumda sizlerle kendi yöntemimi paylaşmaya çalışacağım. Yani bu tarif internette bulacağınız tariflerden biraz daha farklı...

Malzemeler:
1 adet ince yufka
100 gr. tereyağı
3 yemek kaşığı hazır kaymak
3 yemek kaşığı ince çekilmiş fıstık içi
3 yemek kaşığı toz şeker


Yapılışı:
Tereyağını hafif ısıda eritin ve 3 te 2 sini yufkanın yüzeyine sürün. Kenarlarından 4 parmak içe doğru katlayarak düzgün bir dörtgen elde edin. Kaymak ile şekerin 2 kaşığını bir kapta iyice çırpıp bu dörtgenin içine iyice yayın. İşlem bittikten sonra dörtgen biçimindeki yufkayı yine köşelerini iç ortaya doğru kıvırarak daha küçük bir dörtgen elde edecek biçimde katlayın. Artakalan erimiş tereyağını bu dörtgenin yüzeyine sürerek önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında 15 dakika kadar kızartın. Kalan 1 kaşıklık şeker ile fıstık içini karıştırıp fırından çıkan katmerin üzerine bolca serpin. Üzerini havlu ile kapatıp 10 dakika kadar beklettikten sonra katmeriniz servise hazırdır. Afiyet olsun!




Dip not: Süslemedeki fıstık içi ile şekeri karıştırma işlemi benim kendi damak tadım üzerine uygulamış olduğum bir işlem. Sizler dilerseniz fıstık içini tek olarak kullanabilirsiniz. Orijinalinde de öyle zaten. :)

20 Nisan 2011 Çarşamba

kırmızı diye tutturunca....

Şurada bitmesine ramak kalan kuş evli çarpı işimi paylaşmıştım. Akabinde de bitti zaten.. Lakin çerçevelenme süreci uzadı da uzadı. Ta ki bir kaç gün öncesine dek... Efenim, bu uzamanın yegane sebebi "çerçevesi illa ki kırmızı olsun" diye tutturmamdı. Buraya eklediğim fotolardan da anlaşılacağı üzere evimde en hakim renk kırmızı. 
 Orada burada aradım, durdum ve sonunda Keşan'da bir alışveriş merkezinde buldum. "İstediğim ölçüden biraz büyükçe ama olsun" dedim ve işe koyuldum. Daha işleme safhasına başlarken üstte yeterince boşluk bırakmayarak en büyük hatayı yapmışım ya, çerçevelenince alt ve üst boşluklar eşit olmayacak, olsun, bunu da göze aldım. Daha önce hiç yapmadığım bir işi de, -kumaşı mukavvaya germe işini de- oflayıp poflayarak bitirdikten sonra, hayalimin dikine gittiğim çerçeveleme işimi de bitirmiş oldum. Ortaya işte bu acemi işi pano çıktı. Demek ki ne imiş, işlemenin düzgünlüğü kadar çerçeveleme de düzgün olmalıymış. Dersimi aldım. Uygulaması artık bundan sonraki panolara... :)
birdhouses cross stitich 1
Ayrıca olumsuzluk çekim sırasında da devam etti ne yazık ki! Ne yaptıysam, ne kadar çektiysem ışık patlamalı fotolarla başbaşa kaldım hep.
birdhouses cross stitich 2
Olsun... yine de çok sevdim ben onu. :)

19 Nisan 2011 Salı

bahara nispete devam :)

Dün yurt genelinde en soğuk il Çanakkale idi. Biz de -ne büyük tesadüf (!)- dün Çanakkale'deydik. Nasıl soğuk... nasıl rüzgar... nasıl yağmur... Güya aylardan nisan, mevsimlerden bahar... Tam bir kış havası hakimdi... Kızdım ya bi kez şu bi türlü gelemeyen bahara... Nispete devam ettim... :)
1

Bugün aynı hava (daha önceki günlerde olduğu gibi) Gelibolu'da da hüküm sürmekte... Birazdan pazara çıkacağım. Yağmuruna, soğuğuna ve de o çekilmez poyrazına inat... Yine nispete devam... :)
2

Bi de şu montları atıp tiril tiril giyinmeye başlasak!

17 Nisan 2011 Pazar

16 Nisan 2011 Cumartesi

bahar gel artık, tüm sıcaklığınla!

Çoktandır kombin yayınlamıyordum...  İşte bahar kombinim... sarı ve pötikareli güzellikleriyle... Hadi gel artık bahar!.. tiril tiril giyinelim. :)
bahar gelsin artık!

15 Nisan 2011 Cuma

köy yumurtası ve küçük işlerim

Küçük yerlerde yaşamanın bir güzelliği de çiçeklere, börtü-böceğe yakın olmak gibi doğal besinlere de yakın olmak... Köy yumurtası bunlardan biri... Market raflarından alınan tatsız, kokusuz yumurtalara inat nasıl da güzeldir tadı, kokusu... Şöyle bir de tam kıvamında rafadan pişmişse, değmeyin keyfime!.. Bu blog biraz da keyif anlarımın paylaşıldığı bir blog oldu ya, bu keyfi  paylaşmakta da beis olmamalı öyleyse...
yeniköy eggs
Çok canınız çektiyse buyrun bana kahvaltıya... Çok mu uzaklardayım... O halde en yakın köye... İlla ki bulunacaktır. :)
Gelelim, son postumda sözünü ettiğim küçük işlerime... İlk çalışmam şu üçlü set oldu. Fener, kuş evi ve sulama kabından oluşuyor. Sevdiğim üç obje... :)
trio
Bitmiş hallerini çok beğendiğim gibi, yaparken de çok zevk aldım. Eşe dosta bol bol hediye yapasım var... :)

12 Nisan 2011 Salı

keep calm and imagine


Haftasonu Yeniköy'deydik... Dün Çanakkale'de... Şimdi fırsat bulundukça işleme yapılıyor... :)
Şu çerçeveler yeni bulundu... -Bunlar birer örnek, devamları var...- Dükkanı boşalttım çünkü.. :)
new frames

İçlerine sığacak kadar minik şablonlara ihtiyaç var... Ancak istenen modellerin miniklerini bulmak pek kolay değil... Şimdi sakin olup hayal etme zamanı... :)

Ama önce bir mola... :)
tiramisu

8 Nisan 2011 Cuma

siz de bahara dokunun

Ah ben!... Yokluğuna o kadar yakındım ama gelişinin sevincini paylaşmayı unuttum gitti! Masaüstü pc min hard disci geçtiğimiz pazartesi geldi, çok şükür... Formatlanan C ye yeni programlar kuruldu ve binbir güçlükle internet bağlantısı gerçekleştirildi. Hangi yolu denediysek olamadı nedense... Üçüncü gün, -belki de artık keyfi yetmiştir- internetine kavuştu pc im.. :)

Sık kullandığı araç-gereçlerine sımsıkı bağlanması nedeniyle yenisine ya da alternatifine alışmakta sıkıntı duyan ben, şu günlerde şu yeni oyuncağa alışma sürecindeyim.. Biraz da onunla uğraşmalı şimdi.. :)
liny

Yeni oyuncağa alışma sürecinde kır-bayır dolaşıldı yine dün..Daha önce küçük öbekler halinde gün yüzüne çıkan papatyalar şimdi kocaman tarlalara yayılmış...
papatya tarlası
Ya meyve ağaçlarındaki bahar çiçeklerine ne demeli... . Tam kartpostallık manzaralar...
Dün geçtiğimiz her yerde bahara dokunduk... İşte seçmece fotoğraflar... Hadi siz de dokunun!
bahar çiçekleri 1

bahar çiçekleri 2

bahar çiçekleri 3

bahar çiçekleri 4

bahar çiçekleri 5

menekşeler

fener

Herkese bahar güzelliğinde bir gün dileğimle... sevgiler. :)

6 Nisan 2011 Çarşamba

nergis kokulu günler

Balkanlardan sık sık gelen soğuk hava dalgaları sebebiyle öyle aman aman bahar havası yaşayamıyorduk... ta ki bir kaç gün öncesine dek... Güneş sanki gün benim günüm der gibi varlığını hissettirmekte... Büyük keyif! Bir keyif daha var ki; nergis kokusu...
yellow-blue1
Bu keyif için Salı Pazarı teyzelerine sonsuz teşekkürler. :)

Keyifleri çoğaltmak mümkün... Şöyle bir tepsi ıspanaklı kol böreği nasıl olur ama! :) Tam da yaz sebzelerinin eli kulağındayken... ve de caaanım ıspanağa veda edecekken...
ıspanaklı kol böreği 1
En sevdiğim börek.. :)
ıspanaklı kol böreği 3
Ha bir de Selim İleri okumak... Büyük keyif!
ıspanaklı kol böreği 2
Yeni bir kitaba yol alınmak üzere, okunanlar köşesine yerleştirildi bile. :)
ayraç

Keyifler hepimiz için daimi olsun!
 

3 Nisan 2011 Pazar

bir zamanlar

İkiz kardeşim ve ben... Saçlarının uzunluğuna bakmayın, o bir erkek. :)
çocukluğum2
Bu fotoda 2 yaşındayız. En ve boylarda pek farklılık yok... Ortaokuldayken kardeşimden birazcık daha uzun olduğumu anımsıyorum. Sonra liseye geçince ne olduysa, kardeş bi uzadı bi uzadı... kavak oldu mübarek... Epeyce de bir yapılı şimdilerde... Abi kardeş gibiyiz resmen... :)

çocukluğum9
Ankarada'yız burada... 5 aylık filan olmalıyız...İkimizde kımıltısız oturuyoruz yerimizde... gak desek mama, guk desek su... :)

çocukluğum7a
Sonra ne olmuşsa bir gün oturduğum yerden kalkıp anneme doğru yürümeye başlamışım... "Aaaaaa henüz 6 aylık, nasıl yürür, hem de hiç emeklemeden" sözleri havada uçuşurken.... O günden sonra da popom yer görmemiş hiç... Kardeşim halinden memnun olmalı ki 1,5 yaşına dek yürüme moduna geçmemiş bir türlü... Emeklemek daha keyifli gelmiş. :)

Bir zamanlar çocukmuşuz!

2 Nisan 2011 Cumartesi

dünyalı / man from earth

Yine çok severek izlediğim bir filmi paylaşmadan duramıyorum. :) İçinde bilim kurgu, tarih, gizem ve tam dozunda dram barındıran bir film izlemek isteyenler için isabetli bir öneri olabilir çünkü...


Dilimize "Dünyalı" olarak çevrilmiş ismi... Dünyalı oluşu salt dünyada doğmuş, büyümüş olmasına bir vurgu değil, aynı zamanda dünyanın en yaşlı ama hiç yaşlanmayan insanı olduğuna da bir gönderme. Evet, kahramanımız mağara devrinde dünyaya gelmiş, o vakitten bu vakte kadar hiç yaşlanmadan ve de hiç ölmeden yaşamını sürdürmüş biridir. Kulağa tuhaf geliyor ama filmi izlerken bu durum sanki olağan bir gerçeklikmiş gibi, filme kapılıp gidiyorsunuz. Yani ben kapıldım... :)

Bir tarih bilimci, farklı alanlarda çalışan  pek çok kişiyi (ki bunların içinde , antropolog, arkeolog, psikolog, öğrenci vb olanlar var), -anlattığı tarihi gerçekler ile- ölümsüz olduğuna dair ikna etmeye çalışıyor. Tabii izleyiciyi de... Filmin asıl konusu bu... Filmin etkileyici boyutu ise bu insanların diyaloglarında gizli... Yüzyıllardır bilinegelen dünya ve dinler tarihini alt üst edecek türde konuşmalar bunlar... akıl çelen, "olamaz mı" dedirten vurgular... 


En iyisi filmin tamamını izlemek. Film sahnelerinin neredeyse yüzde doksanı diyaloglar üzerine kurulu zaten... Şimdi bu diyalogları anlatmaya kalkarsam filmin tamamını anlatmış kadar olacağım... :) 
Şu kadarcık tanıtım dahi hoşunuza gittiyse izleyin derim. :)
Filmle ilgili bir de künye girelim, ilgilenenler için somut bir veri olsun... 
İzleyecek olanlara şimdiden iyi seyirler!

Tür: Bilim Kurgu, Dram, Gizem,Tarih
Yönetmen: Richard Schenkman
Oyuncular: Tony Todd,David Lee Smith, Alexis Thorpe, John Billingsley, Annika Peterson, Chase Sprague, Ellen Crawford, Richard Riehle, Robbie Bryan, Steven Littles,William Katt
Senaryo: Jerome Bixby
Yapımcı: Richard Schenkman, Eric D. Wilkinson
Görüntü Yönetmeni: Afshin Shahidi
Müzik: Mark Hinton Stewart
Gösterim Tarihi: 13 Kasım 2007 (ABD)

1 Nisan 2011 Cuma

share the love

love
Nisan 1 e uymadı ama olsun! Şaka yapacak gibi değil zaten vakit. Sevginin baskın olduğu bir ay olsun Nisan.... Ve


Sevgili İnsanlık!
Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha “elma” diyoruz.
Ne olur çık artık!


(İyilere Mektuplar / Arifhan Akpınar)