Yaz bitti, sonbahar bitti, kış ortasına geldik, 2022 yi de bitiriyoruz ve "artık yazmalıyım" düşüncemin ağır basmışlığıyla blog yazmaya duyduğum özlemli duygunun depreşmesi sonucu ve aslında nasıl bir post olacağını da bilemeden oturmuş bulundum pc başına. Çünkü ne paylaşacağıma dair bir ön hazırlığım yok. "Bloga" isimli klasörümde 'post yazdığım zaman kullanırım' amaçlı ayırmış olduğum fotoğraflar klavuz olur belki. Böylelikle konu bir yerlerden başlar ve ben de dökülürüm.
İlk gözüme çarpanlar yeni evimden fotoğraflar oldu. Diğer blogumda geçen ayın dökümünde söz etmiştim. Yeni bir eve taşındık. Burada uzun süreli kalıcı değiliz, evimiz satılınca yeni bir ev alıp taşınmak niyetimiz. Yine de ne kadar zaman alır bilemediğimizden kesin bir süre biçemiyoruz. Eski evimizden neden taşındık? O kadar çok neden var ki, apartman aile apartmanlığından çıktı, eşyalı kiralık dairelerin bazılarına abuk sabuk insanlar taşındı, bazı daireler girip çıkanın belli olmadığı, gece-gündüz sürekli işleyen yol geçen hanına döndü.(Anlamışsınızdır.) Sık sık "komşu ağaç" diye paylaştığım, pencereden terastan bakışıp için için konuştuğum sevgili arkadaşım kiraz ağacının bulunduğu bahçenin sahibi bahçeyle birlikte önündeki üç katlı binanın arazisini müteahhite verdi. O yetmedi "komşu küçük ev" dediğim ev de önündeki iki katlı ev ve bahçesi ile birlikte satılığa çıkarıldı. Geçen ay eski caddemizden geçerken gördüm, "komşu ağaç"ın önündeki binayı yıkmışlar, ağacın da dallarını keserek hacminin üçte ikisini yok etmişler. Muhtemelen inşaat başladığında kalanı da yok olacaktır. Çünkü hep böyle alıştıra alıştıra, yavaş yavaş oluyor bu işler. Dolayısıyla yakın gelecekte "komşu ağaç" diye, belki "komşu küçük ev" diye de bir güzellik kalmayacak. (İçim acıyor.) Binamızın arka ve yan cephesi yeni binalarla kapanmış olacak. O vakit gökyüzünden başka bir yeri de göremeyecektik. Oysa biz o evi, mutfağı küpküçük ve penceresiz dahi olmasına rağmen, fransız balkondan başka hiç bir balkonu olmamasına rağmen salt terası ve teras manzarası için sevmiştik. Diğer yan tarafta şimdilik oto yıkama ve oto park var, orası da yarın bir gün müteahhite verilirse dört tarafı kapanıp kutu gibi ortasında kalacak...
Ayrıca geçen yıl kurban bayramında kızımız ve damadımız gelince mutfağın küçüklüğünden aşırı derecede şikayetlenmiştik. Zaten normalde kocacıkla ikimiz birlikteyken zor hareket edebiliyorken, gençler de girip bir şeyler yapmak, bizlere katılmak istediklerinde onları saf dışı bırakmak zorunda kaldık. Oysa tüm aile mutfakta bir şeyler yapmak müthiş keyifli. Hem evlatlar kendilerini o evin bir parçası olarak görüyorlar, hem de aile bireyleri arasında paylaşım, birliktelik, bağlılık gibi hissi yakınlıklar artıyor. Sonuçta damadımız da artık bizim oğlumuz, kendini bizim yanımızda yabancı ya da misafir gibi hissetmesini istemeyiz. Dört kişinin rahatça sığacağı bir mutfak bize yeter de artar(dı).
Bir ayrıca daha... yazın terasta olmak çok keyifli de kışın balkonsuz olmak çok sıkıcı. İnsan en azından arada adımını atıp küçücük de olsa bir balkondan dışarıya bakmak, aşırı soğuk değilse azcık oturmak, soluklanmak istiyor. Son 7 yıl bundan eksik kalmıştık. Yeni taşındığımız bu evde iki büyük balkon var. İkisi de boydan boya katlamalı cam kaplı. Her iki balkonun şu anki yaşamımızdaki işlevini görünce balkonsuzluğun önemli bir mahrumiyet olduğunu daha da bir derinden hissettik. Genişçe bir balkonunuz var ise balkonlu ev teraslı evden çok daha kullanışlı.
Önceki evin dubleks olması sebebiyle zırt pırt merdiven inip çıkmak da bazı zamanlar problem oluyordu. Malum artık yaşlılığa doğru yol alıyoruz. Elinde bir dolu şey çıkarıp indirirken bastığın yeri görememek, uykulu uykulu yatak odasına çıkmak, hastayken iniş çıkışlarda dengeni kaybetmek... anlık kazalara bakan riskli durumlar... Yine de dubleks evi sevdim ben. Bu konuda tam karar verebilmiş değilim. Belki ileride hem geniş balkonlu hem de teraslı dubleks bir ev bulursam yine taşınmak isterim. Ama 10 yıl sonra (Allah o günleri gösterirse) daha da yaşlanmış olacağız. Her gün onlarca kez merdiven inip çıkmak da kolay değil. Teraslı evden vazgeçersem en çok da bu sebeple vazgeçeceğim.