Şubatın ağır geçeceğini biliyordum.
Aslında Ocaktan başladı....
Ağır geçti... zor geldi...
Her nerede olursan ol... her ne yaparsan yap...
O bir tarafının kırıklığı... içinin burukluğu... sabitlenmiş vaziyette... kalıyor yerleştiği yerde.
Sonra hissiyatta en dibi bulduğun gün... yıldönümü...
O kırıklık, o burukluk... her zerrene, her hücrene yayılıp tavan yapıyor.
Yaşıyorsun... Günler ve geceler kısmetini sunarken, avcunda tuttuğun pırıltılarla avunuyorsun.
Hayatın pırıltıları var!
Avutuyor... avunuyorsun...
Ki zaten sen de rahat değilsin ki bu gidişattan
Kendine meşgaleler arıyorsun.
Belki arayış sonunda tesadüfi bir buluş...
Belki de kişiye özel, seçilmiş ve atanmış bir meşguliyet...
Tüm gün ellerin bir şeyler üretmemiş, çalışmamış, yorulmamış gibi...
Gecelerinin kimi saatlerini ve erken kalkmışlıkla buluştuğun tan vakitlerini yeni meşgalene ayırıyorsun...
Bundan da müthiş zevk alıyorsun.
İstenen ve beklenen belki de bu!
Belki de kendini bilen kişinin kendine çıkış yolu!
Sorgulamıyorsun...
Günler günleri kovalıyor...
O sabit taraf... o ağırlık... yerini hafiflemeye bırakıyor.
Hafifledikçe içinde bir şeyler yer değiştiriyor.
Derken en sevdiğin mevsim yaklaşıyor...
Yaprakta ormanlar , damlada okyanuslar, kıvılcımda aydınlıklar bulma zamanı!
Orada, dalların arasında.... bir minik tırtıl... dünyanın sonu geldiğini hissettiği gün, nasıl da kelebeğe dönüşüyor!
İnsan olmanın gereği bu, hissetmek! Özlemek, hüzünlenmek... Herhalde hüzün ve özlem olmasaydı sevinç ve mutluluğun bir anlamı olmazdı. İnanıyorum ki sizin bu hissettikleriniz yaşamınızda sevinç ve mutlulukları daha yoğun ve farkındalıkla yaşamanızı da getirecektir. Sevgiler...
YanıtlaSilhayat!
YanıtlaSilMAŞALLAH SİZE NE GÜZEL YAŞAM ANLAYIŞINIZ...VE BİZLERE KELEBEK OLABİLMELİK UMUDU VERMENİZ...ÇOK TEŞEKKÜRLER TATLI HANIM EFENDİ
YanıtlaSilcanim benim...o piriltilari hic...ama...hic bir zaman kaybetmemeye calis
YanıtlaSilseni cok iyi anliyorum,,anlamaya calisiyorum
sevgilerimi yolluyorum..piriltilarinin arasina