24 Ekim 2013 Perşembe

yine de eyvallah!

Dizüstüm hala İstanbul'da... 45 iş günü... tatilleri hesaplayınca 2 ayı aşkın bir süre sonra teslim edilecekmiş. Oysa pc hem günlük yaşamımın bir parçası, hem de işim için bir gereklilik... 15 yıllık uzun bir sürenin vazgeçilmez alışkanlığı da var.

 Bayramın ikinci günü Tekirdağ Tekira AVM ye yaptığımız ziyarette Technosa'dan bir dizüstü daha aldık. Masaüstüm tamir edilse de işyerime götüremeyeceğim için bir dizüstü elzemdi öncelikle. Üstelik hantal kasalı, kocaman monitörlü masaüstleri ve dolayısıyla odaların belli bir bölümünü işgal eden koca pcler pek kimselerin evinde kalmadı artık. Bende de kalksa ne eksilirdi ki!

"Çok alıştım ama hiç bir şey, hiç kimse vaz geçilmez değildir!" dedim kaç kez...
Bakbakbakbak ne büyük laflar etmişim ben!

İşte bu düşüncelerle ve kararlı tavrımla pcnin bulunduğu ahşap masayı söküp kapalı balkona kaldırdık hemen... Monitörünü de eşimin elemanına verdik... Atıl duracaktı ya! Kapalı balkonu bir de o işgal etmesindi!

Teknolojiyle arası iyi ben, masaüstümsüz yapar, yeni dizüstüme de alışırdım!

Yok... ama tam bir haftayı doldurduk hala masaüstümsüz yaşamaya alışamadım ben... Yeni oyuncağım o boşluğu doldurmuyor ne yazık ki!

Biliyorum insanlar tablete geçtiler... O minik ekrandan parmakları ile hallediyorlar çok şeyi... Telefonumun benzer fonksiyonları ile tablet kullanırken yaşayacağım şeylerin ne menem şeyler olacağını tahmin ettiğimden beri köşe bucak kaçıyorum tabletten.

Ben gibi gözlüksüz iş göremeyen hatunu en başta kocaman ekranlar paklar.... Sonra bu hatun, karakter  ve imaj boyutlarını da keyfince büyütüp koskocaman yapmalı... ki rahat baksın rahat okusun... monitör dediğin de tv ekranı kadar olmalı.... ki ancak görsün ve haz alsın izlediği internet videolarından, filmlerinden...

Bi de; bu hatun, artık yaşlanıyor, yaşlanırken alışkanlıklarına bağlılık ve bazı eşyalarına bağımlılık duyuyor. Şimdi sanki bir uzvu alınmış... bir parçası eksilmiş gibi...
7 yıldır belki de kızından daha çok birarada olduğu masaüstü pc si ne adını koyamadığı öyle derin bir yakınlıkla bağlı...
Gözleri dolu dolu olacak kadar...


Bu ara kendini örgüye verdi... Avunur belki!

4 yorum:

  1. rusyenacigim,,,neleri geride biraktigimizi bir dusun...
    opuyorum seni,,kendini uzme lutfen:)

    YanıtlaSil
  2. Yazdıklarınızı öyle iyi anlıyorum ki... Hayırlısı olsun diyorum ve niyeyse aşağıdaki sözleri -ilgili mi ilgisiz mi artık orasını bilmem, çağrışım bu - hatırlıyorum:
    "Hayatta değişmeyen tek şey, değişimdir."
    "Bir kez yıkandığın ırmakta bir kez daha yıkandığında ne sen o sensin, ne de akan su o sudur."
    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. hala haber yokmu?uzulme demistim ama:)))))))))))))

    YanıtlaSil
  4. naber yaaaa. nerdesiiin.
    :)

    YanıtlaSil