22 Temmuz 2013 Pazartesi

Erikli (Saroz) - temmuz 2013

Aileyle geçirilecek tatil süreci sona erdi ve evlat gitti.
Biz edi ile büdü kaldık yine başbaşa...

Bu Pazar bir yerlere gidesimiz yoktu aslında... -malum kocacık niyetli... havalar sıcak... günler uzun... iftar buralarda saat 21.00 e doğru olmakta... ve tüm bunlar oruç tutan bir insanı sağlık adına zorlayan şartlar...- Evde otururken kendimizi "geçen hafta bugün kızımızla şuradaydık, şöyle yapmıştık" derken bulduk birden, bitmedi kaldığı diğer günlerdeki anılar da çıkageldi... Özledik... daraldık... "Hadi" dedi kocacık "Keşan'a uzanalım, Kipa, Migros, Tekzen filan yapalım".

Koru dağlarını geçip Keşan'a yaklaştığımızda planımız hala öyleydi. Mecidiye, Erikli kavşağına gelince "Erikli'ye gidelim mi" önerisiyle geldi kocacık. "Gidelim" sözümün ardından 45 dk. kadar sonra kendimizi Erikli'de bulduk.

Ama bu arada yol üzerine stant kurmuş organik ürünler satan satıcılardan da sebze, meyve ve yumurtalarımızı almayı ihmal etmedik. Organik pembe domatesler de bonus oldu.


Trakya'da ve Ege'de bu stantlarda durup ayak üstü kavun-karpuz yemek  gelenekselleşmiş bir eylemdir... Çünkü bostandan yeni sökülüp getirilmiş kavunu... -ki bal gibidir aynı zamanda o-... acele acele yemek çok keyiflidir. Biz de bulduğumuz her fırsatta bu keyfi yaşamak isteriz. Bu kez bu keyifte tek başımaydım... Allahtan canı hiç çekmeyen bir kocacık var...Kızçemiz geldiğinde oruçlu hali ile, kokusu ve dumanı buram buram tüten sardalyaların derisini soyup etlerini ayıklayarak hiç rahatsızlık duymadan bizlere yedirdi... bazen evde yiyecek içecekler hazırlar ve saklama kaplarına doldurup  iş yerime dek getirir... "Oruçluyum efenim yiyecek içecek görmemeliyim" gibi bir tasası yoktur.  O yüzden yanında yerken içim rahattır. Kaldı ki Trakya'da ramazanda insanlar dışarıda diledikleri gibi yer, içerler... kimse kimseyle ilgilenmez.


Ve... bir ara yol boyunu renklendiren ayçiçek tarlalarında kendimizi ciddi ciddi kaybettik...

Erikli Saroz kıyısında bir tatil beldesi.... Saroz'un İstanbul'a en yakın kıyısı olması sebebiyle başta İstanbullular olmak üzere, diğer civar il ve ilçelerdeki tatil sevdalılarının uğrak yeri olmuş ve oldukça gelişmiş bir yer. İçini yürüyerek gezmek mümkün belki ama son derece uzun ve yorucu olur... Otomobille gezmeye kalktığınızda ise çok yeri es geçersiniz...

Satış alanlarını yürüyerek gezdikten sonra tüm Erikli'yi bisikletle gezmeye karar verdik. Bir kaç bisiklet modeli içinde, görünümüne hayran kaldığım faytonlu bisiklette karar kıldım... kırmızılısına uzandım hemen...-kırmızı olsun, üç kuruş fazla olsun!-  :)

Kocacık da "ben senden geri kalır mıyım" deyip siyah renkli fayton bisikleti aldı.

Bir süre yol aldıktan sonra rahatsızlığımı dile getirdim. Benim bisikletimin çekişi çok ağırdı ve koltuğu çok yüksekti. Kocacık "benimkini dene, koltuğu bana göre aşağıda, gayet de rahat kullanıyorum" deyince denedim, memnun kaldım, bisikletleri değiştik.
Ve koltuğu tam da bana göre olan, sürüşü de gayet yumuşak olan siyah bisiklet bana kalmış oldu böylece... Lakin kocacık bir altındaki kırmızı bisiklete bir de bana bakıp "bu kırmızı... kız bisikleti... ben bunu istemiyorum" deyince bastık kahkahayı...  Böylece geri dönüp siyahı ile değiştirmek elzem oldu. :)
Daha rahat ve siyah bisikletlerimizle  mutlu mesut başladık turlamaya... :)

İki saat boyunca Erikli'nin girmediğimiz caddesi ve sokağı kalmadı diyebilirim.

Bisikletleri kiraladığımız yere iade edip sahile uzandık bu kez. Yola çıkarken deniz kıyısına gitmek gibi bir planımız olmayınca deniz malzemelerimizi de almamıştık. Dolayısıyla denize ayaklarımızı sokmak ve doya doya seyretmekle yetindik.



Günün sonunda ben de kendi irademi kutlamak adına kendimi ödüllendirmek istedim. Ve bir yıl aradan sonra ilk kez dondurma yedim... Hem de en çok sevdiğimden... Antep fıstıklı kornetto! :)


Yeni haftamız güzel gelsin.... güzel geçsin!
Herkese mutlu haftalar!


24 yorum:

  1. Birkaç gün önce döndüm Erikli'den. 10 gün kadar sonra tekrar gidiyorum yazliga. Bir dahaki sefere geldiğinizde orada karsilasiriz belki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu yaz çok zor ama... :(

      Sil
    2. Yine de aklınızda bulunsun.
      Begendiniz mi peki Erikli'yi?

      Sil
    3. 94-99 arası keşan'da yaşadım... her yaz mecidiyedeki askeri kampta ve erikli de idik... daha sonraları fırsat bulduk.a, trakya da oldukça gitmeye devam ettik... şimdilerde işim dolayısıyla günübirlik ve yılda ancak bir kez gidebiliyoruz... yine de bir sürpriz olur da yeniden gidecek olursam haberleşelim mutlaka. :)
      trakya daki en gelişmiş tatil beldesi... cıvıl cıvıl hareketli... evet beğeniyorum erikli'yi...

      Sil
    4. Ben de çocukluğumdan beri her yaz erikli deyim. Önceden bu kadar kalabalık değildi. Ayrıca çok da gelişmemişti. Son 5 yılda değişmeye başladı.
      En kısa zamanda yine bekleriz :D

      Sil
    5. 90 lı yıllarda çok daha sakindi... ama mecidiye deki durgun, disiplinli kamp hayatına göre daha cıvıl cıvıl daha renkliydi hep... şimdilerde ilçe kadar olmuş... ünlü markalar ve migros gelibolu'da dahi yok... gerçi keşan'ın kendisi de gelibolu'ya göre çok gelişti ya... insanın çoğaldığı her yer büyüyor, artıyor...
      yolunuz düşerse siz de gelibolu'ya buyrun... :)

      Sil
    6. Davetiniz için çok teşekkürler :)

      Sil
  2. Yaa, ama ben bilmiyorum bisiklete binmeyiii. Bu yaşta öğrenmeye çalışırken de bir yerimi kırarım diye korkuyorum. Biz bisiklet kiraladığımızda iki kişilik olanlardan kiralıyoruz, eşim kullanıyor, ben de pedal çeviriyorum genellikle, yani yokuş yukarı çıkarken zor oluyor, çevirmiyorum :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay ama bacak filan daha lazım bu yaştan sonra bize... anlık zevkler için riske atmaya da değer mi bilmem... hele bi de iki kişilikle keyifli ve kolay bir yol bulmuşken... :)

      Sil
  3. Haftanız güzel başlamış,dilerim çook güzel geçer sevgili Ruşen hanımcığım.

    YanıtlaSil
  4. Ne kadar güzel maşallah size çok özendim doğrusu :D

    YanıtlaSil
  5. Harikasınız ruşencim. Maşallah diyeyim :) Ay çiçek tarlasındaki fotoya hayran oldum canım çok güzel...

    YanıtlaSil
  6. Harika fotograflar..Denize tutkunum gorunce mutluluk kapliyor icimi:)bloglari incelesemde yazmaya firsat bulmakta zorlaniyorum ama takipcinizim sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. fotoğrafları editleyip blog yazmak çok zaman alıcıyken diğer bloglara yorum bırakmak daha da zaman alıcı... yetişmek çok zor gerçekten... :)

      Sil
  7. Oruç zaten kul ile Allah arasındadır.Diğer kişilern niye oruç tutmuyorsun, niye yemek yiyorsun gibi bir müdahalesi doğru olmaz.Ancak Ramazan ayında dışarda yemek konusunda insanlar daha dikkatli olursa tabi daha iyi olur.Sonuçta aç insanların canı çeker diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bulunulan yerin etkisi büyük... tatil yörelerinde masalar dışarılarda ve ramazanda yiyen insanlar hep ortada, göz önünde... kim kime duma duma yani... fotoğrafı editlerken, kavun yediğim karenin dışında bıraktığım kavun yiyen başka insanlar da vardı... kimse kimseyi umursamıyordu gerçekten... dediğim gibi bulunulan yerin uygunluğu ya da uygun olmaması çok önemli...

      Sil
  8. ben geldim nasılsın ne güzel bir gün olmuş sanada:)))

    YanıtlaSil
  9. içimi açan bir blog burası :)

    YanıtlaSil