19 Şubat 2015 Perşembe

işkolik ruşyena'dan haber var

Dükkanımı ve işimi büyütme sürecindeyim ya bir süredir....
Tam da bu sıkışıklıkta, bu yoğunlukta... pat diye bir iş teklifi daha aldım...
İki ingilizce öğretmeni MEB.'e atanmış olan özel bir dil okuluna, acil ingilizce öğretmeni gerekiyormuş!

Teklif cazip, beklentilerimin karşılığı da fazlasıyla tatmin edici ve hatta fazla fazla olunca... gönülde de "hayatın getirdiği iyi şeyleri şükürle kabul ederek kapıyı açıp buyur etme"  düsturu olunca... Ötesini berisini çok  fazla düşünmeden... evet dedim...

Evet... bu sıkışıklıkta... bu yoğunlukta "evet" dedim! :)

Biraz da "fırsatlar değerlendirilmek içindir" sözünün cazibesine kapıldım. Malum fırsat denen şey ya kaçar, ya yakalanır... Bu fırsatı tutup yakalamak istedim.

Yaşam üçgenim, ev-dükkan-dersane-dil okulu dörtgenine dönüşmüş, şekil itibariyle biraz daha  genişlemiş gibi görünse de, alan olarak daha da daralmış oldu böylece...
Dükkandaki iş yükümün büyük çoğunluğunu kocacık ve bir bölümünü de bir arkadaşım sırtlanmış vaziyette neyse ki...

Mayıs sonuna dek hem kendime hem çevreme,"bir insan nasıl işkolik olabilir", hele hele "kırları bayırları çok seven, tek güncük tatilini gözü gibi sakınan bir insan nasıl tatilsiz yaşayabilir" in cevabını somut olarak ispatlamış olacağım...

Evet artık Pazar günüm de dolu...
Her günü dolu dolu... dopdolu 3 ay var önümde...

Allahtan içimde planlı programlı bir hatun var... Allahtan yaptığım her işte iş disiplinini önceleyebiliyorum,.. sistemliyim... kuralcıyım... dakiğim...

Sağlığım, sıhhatim yerinde olsun yeter ki, evvel Allah üstesinden  gelebilirim!


NOT: Biliyorum yaşlanınca -ki yavaş yavaş yaşlanıyorum artık- bu performansı asla gösteremeyeceğim... Bu da bu yaşlarımın en büyük çılgınlığı olsun! :)



1 Şubat 2015 Pazar

01.02.15

Şiddetli lodosla başbaşayız iki gündür. Çatılar uçtu... bacalar, uydu antenleri koptu... duvarlar yıkıldı... deniz kudurmuş vaziyette... limandaki restoranların üstlerinden aşıp beri tarafta patlayan kocaman kocaman dalgalar var... Bizim apartmanda ciddi bir hasar yok neyse ki.

Ben dükkanla haşırneşirim hala... Ev çoğu zaman otel, bazen de restoran.

Az önce kapalı balkonuma göz atmasaymışım bir süre daha şu güzellikle karşılaşamayacakmışım. 

Geçen yıl yaprak ve çiçek açma sürecini tamamladıktan sonra kupkuru olan muskari soğanlarımı saksılarında bırakıp balkonun kuytu bir köşesine terk etmiştim. Bir kez daha açabileceğine dair içimde ufacık bir ümit yoktu. Çünkü tamamen kurumuştu.  

İşte böyle mis mis çiçek dolmuş üzeri. 

Hemen içeri aldım, kuru yapraklarını temizledim, su verdim, gözümün önüne yerleştirdim. 

Zor Şubat, ağır Şubat, bir an önce geçip gitsin dediğim Şubat ilk günden böyle bir sürpriz yaptı.
İçim çiçeklendi.