Kim der kısa bir süre sonra buralar tıklım tıklım insan dolacak diye... Evet, yaz gelince ne bu güzelim papatyalardan ne de gelinciklerden eser kalacak... bu kıyılar sanki hiç çiçeklenmemiş, sanki bu denli nefis bir görüntüye sahip olmamış gibi bi dolu insanın hücumuna uğrayacak... Şezlonglar, şemsiyeler ve bi dolu beden...curcuna... gürültü... vesaire... Oysa şimdi, tam da mayısın ortasında ne kadar da sakin, ne kadar da hoş her şey... Tüm sahil kaderini doğa ananın ellerine bırakmış vaziyette. Doğa ana ise onu programlayan yüce gücün bahşettiği her güzelliği önümüze sermek için tüm maharetini esirgemeden bizlere sunmakta. Geriye hissetmek ve nasiplenmek kalıyor.
Bugün hava bir açık, bir kapalı ve hatta zaman zaman yağmurlu olsa da bu güzel sahilde mevsimin en güzel anları, en güzel çiçekleri ile başbaşa idik yine.
Göz kiramızı doyasıya aldıktan sonra, bir hafta boyunca evimi süsleyecek papatyalarımı da topladım.
Her zaman olduğu gibi sapları avucumu dolduracak kadar... yalnızca 1 demet...
Arılar başta olmak üzere bilumum canlıya besin olacak kalanlar.
Doğadaki hiç bir şey sebepsiz değil. Detayı fark edince, ayakaltında bir görünüp sonra yok olan, aslında çoğu zaman "aman çiçek, ot vesaire işte" dediğimiz şeyler nasıl da saygın bir ruha bürünüyor, öyle değil mi?
Onlar, doğal yaşamdaki besin zincirinin önemli halkalarından biri aslında... Ve dahi insan oğulları ve kızlarının tıbbi gereksinimlerinde alternatif ilaçları... Bu önemsiz ve hatta sebepsiz biçimde ortaya çıkan şeyler doğanın dengesinde ve sistematiğinde nasıl da önemli ve değerliler.
Bu kez birazını kurutup gerek oldukça şifa niyetine kullanmak da niyetim. Yine de aç gözlülük yapmanın anlamı yok. Bu sepettekiler isteğimi karşılamaya yeter de artar bile.
Hava güzel olsa idi bir de papatyalardan taç yapmak istiyordum. Oda bir sonraki papatya buluşmamızın aktivitesi olsun.
Herkese bu kır çiçekleri kadar güzel mi güzel bir hafta diliyorum.